Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve bilim adamları, doğayı ne kadar incelerlerse incelesinler, ne kadar derinlemesine araştırırlarsa araştırsınlar, en sonunda yalnızca doğanın ne kadar kusursuz ve gizemli oluğunu fark ederler.
Sayfa 122Kitabı okudu
Bir takım kirlilik durumlarını ele alıp temizlemekten söz etmek, bir hastalığın kaynağındaki illet işlemeye devam ederken ortaya çıkan belirtileri gidermeye benzer.
Reklam
Doğayı bilmesi için bir kişinin yapması gereken şey, aslında hiçbir şey bilmediğini, herhangi bir şey bilmekten aciz olduğunu fark etmesidir.
Aptallık açığa çıktığında zeki görünür!
Diğer hayvanlar da dövüşürler ama savaşmazlar. Eğer, daya nağını güçlü/zayıf ayrımından almış olan savaşmanın, insanlığa özgü “ayrıcalık” olduğunu söylerseniz, o zaman yaşam bir saç malıktır. Bu saçmalığın saçmalık olduğunu bilmemek; işte insanın trajedisi burada yatar.
Sayfa 173 - Kaos
Doğada, görecelik diye bir şey yoktur.
Dünyanın kendisi hiçbir zaman, bir rekabet ilkesine mi yoksa bir dayanışma ilkesine mi dayandığını sormaz. İnsan aklının göre celi perspektifinden bakıldığı zaman, güçlü olanlar ve zayıf olanlar vardır, büyük ve küçük vardır. Şimdi, bu göreceli bakışın varolduğundan kuşku duyan kimse yok, ama eğer insan algısının göreceliğinin hatalı olduğunu varsa yarsak -örneğin ne büyük ne de küçüğün, ne yukarı ne de aşa ğının olduğunu varsayarsak- eğer böyle bir görüş noktasının hiç olmadığını söylersek, insan değerleri ve muhakemesi çöker.
173
Reklam
İnsanlar nasıl oluyor da bilimin insanlık için yararlı olduğunu düşünüyor?
Söylendiğine göre, elektronların atom içinde çok yüksek hızlar da dönerken oluşturdukları yörünge, kuyruklu yıldızların galaksi içindeki uçuşlarıyla tam olarak aynıymış. Atom fizikçisi için ele- menter parçacıkların dünyası, evrenin kendisi kadar kocamandır. Ve, ortaya konulduğu kadarıyla, yaşadığımız bu galaksiye ek olarak sonsuz başka galaksiler vardır. 0 zaman, evrenbilimcinin gözünde, bizim galaksimizin tümü son derece küçük hale gelir. Gerçek şu ki, bir damla suyun basit olduğunu ya da bir kayanın âtıl olduğunu düşünen insanlar mutlu ve cahil aptallardır; o bir damla suyun büyük bir evren olduğunu ve o kayanın, roket misali akan elementer parçacıklardan oluşan bir dünya olduğunu bilen bilim adamları ise zeki aptallardır. Basit olarak görüldüğün de, bu dünya gerçektir ve elimizin altındadır. Karmaşık olarak gö rüldüğünde ise dünya korkutucu ölçüde soyut ve uzak hale gelir.
Sayfa 167
“Neden gelişmeniz gerekiyor? Eğer ekonomik büyüme %5’ten %10’a çıkarsa, mutluluk da iki kat artacak mı? %0 büyüme hızının nesi yanlış? Bu daha istikrarlı bir ekonomi olmaz mı? Sade bir şekilde yaşayıp rahatına bakmaktan daha iyi bir şey olabilir mi?” ... İnsanlar daha fazlasını yaptıkça, toplum daha fazla gelişir ve daha çok sorun ortaya çıkar. Doğanın giderek daha fazla harap edilmesi, kaynakların tüketilmesi, insan ruhunun rahatsızlığı ve parçalanması; bunların hepsine insanlığın birşeyler başarmaya çalışması neden olmuştur. İlk halinde, ilerlemeye gerek yoktu ve yapılması gereken hiçbir şey yoktu. Geldiğimiz noktada, hiçbir şey meydana getirmeme "hareketi" meydana getirmekten başka bir yol yoktur.
Sayfa 161
İnsanlar şeyleri anladıklarını düşünürler, çünkü onlara aşina olurlar. Bu yalnızca yüzeysel bilgidir. Bu yıldızların adlarını bilen astronomun bilgisidir, yaprakları ve çiçekleri sınıflandırmayı bilen botanikçinin, yeşil ve kırmızının estetiğini bilen sanatçının bilgisi dir. Astronom, botanikçi ve sanatçının her biri kendi zihninin men zili
Sayfa 158 - Kaos
aptallık açığa çıktığında zeki görünür
Bugün bir grup gencin ufacık bir kulübe üzerinde çalışmalarını izlerken, Funabaşi’den genç bir kadın yürüyerek yukarıya geldi. Neden geldiğini sorunca şöyle dedi, “Yalnızca geldim, hepsi bu. Artık hiçbir şey bilmiyorum.” Zeki bir genç kadın, soğukkanlı, kendine hâkim. Bunun üzerine sordum, “Eğer aydınlanmamış olduğunu biliyorsan, söyleyecek bir şey yok, değil mi? İnsanlar, dünyayı ayrım lamanın gücü ile anlamaya çalışarak, onun anlamını gözden kaçı rıyorlar. Dünyanın böylesine zor durumda olmasının nedeni de bu değil mi?” Sessizce yanıtladı, “Evet, öyle diyorsanız”. “Belki de aydınlanmanın ne olduğuna ilişkin gerçekten açık bir fikrin yok. Buraya gelmeden önce ne çeşit kitaplar okudun?” Okumayı reddeder şekilde kafasını salladı. İnsanlar öğrenim görürler, çünkü anlamazlar ama öğrenim görmek, kişinin anlamasına yardımcı olmaz. Çok çalışırlar ve en sonunda tek buldukları insanın hiçbir şey bilemeyeceği, anla manın insanın erişebileceklerinin ötesinde olduğudur. İnsanlar genellikle, “anlamama” sözcüğünün, örneğin, dokuz şeyi anlayıp bir şeyi anlamadığınız bir durum için kullanılabile ceğini düşünürler. Ama on şeyi anlamaya niyetlenerek, gerçekte bir tek şeyi bile, anlamazsınız. Eğer yüz tane çiçeği biliyorsanız, bir tekini bile “bilmiyorsunuzdur” . İnsanlar, anlamak için zorlu müca deleler verirler, kendilerini anladıklarına ikna ederler ve hiçbir şey bilmez halde ölürler.
Sayfa 154 - Kaos
453 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.