Japonya’da yaşamış bir çiftçi ve filozoftur. Geliştirdiği doğal tarım yöntemiyle ve çölleşmiş toprakların yeniden yeşermesini sağlamasıyla anılır. Yerel kültürlerin toprağı sürmeden ve ilaç kullanmadan uyguladığı geleneksel tarımı savundu ve bunun üzerinden ‘Doğal Tarım’ ya da ‘Hiçbir Şey Yapma Tarımı’ olarak bilinen kendi yöntemini geliştirdi.
Fukuoka birkaç kitabın, pek çok akademik makalenin ve diğer yayınların yazarı. 1970 sonrasında televizyonda hakkında belgeseller yayınlanmaya başladı ve kendisiyle röportajlar yapıldı. İnsanlar üzerindeki etkisi tarımın ötesine geçerek bir doğal beslenme ve yaşam hareketini oluşturdu. Doğanın ilkelerini gözeterek yaşamayı sözünü asla esirgemeden savundu.
Hiçbir çelişkinin ve hiçbir ayırdedişin olmadığı bir dünyada yaşayanlar çocuklardır. Işığı ve karanlığı, güçlüyü ve zayıfı algılarlar ama bir yargıda bulunmazlar.
O zaman herkese hitaben şunları söyledim: ''Bu tarafta rıhtım var. Diğer tarafta ise 4. İskele. Eğer bu tarafta yaşam olduğunu düşünüyorsanız, o zaman ölüm diğer tarafta. Eğer ölüm fikrinden kurtulmak isterseniz, kendinizi bu tarafta yaşam olduğu düşüncesinden kurtarmalısınız. Yaşam ve ölüm birdir.''
Makineleşmenin iş verimliliğini arttırdığı iddia edilir sık sık sık, fakat işçiler, bu makinelerin bedelini ödemek için, kalan zamanlarını tarlalarından uzakta çalışarak geçirmek zorunda kalırlar.
İnsanlar, doğal tarımın nihaî amacı olan "hiçbir şey yapmama"nın ne olduğunu anlayacakları güne kadar, bilimin gücünün her şeye yettiğine dair inançlarını terk etmeyeceklerdir.
Ekin Sapı Devrimi kitabını okuduğumda yaşadığım aydınlanmayı tarif edemem. üniversite son sınıfta okulu bırakıp şöyle bir "devrim"in neferi olmayı kafaya koymuştum. babamın ve amcalarımın sevgi dolu nasihatleri (ağzını burnunu kırarım lan senin it herif temalı telefonlar ve mesajlar) beni bundan alıkoydu. Ama şöyle bir hakikat var ki bugün de yarın da dünyanın ve insanlığın en büyük sorunu “ekolojik denge” ve "gıda sorunu" olmaya devam edecek. ve Dedem
Masanobu Fukuoka bize bu sorundan bir çıkış yolu gösteriyor. hem de olabilecek en insani ve en maliyetsiz yol bu!
Ekin Sapı Devrimi ziraat ile alakalı bir eserdir. Aslen mikrobiyoloji dahil bitkiler üzerinde uzmanlıkları bulunan yazar, bizlere günümüz endüstriyel tarım uygulamalarının yanlış olabileceğini gösteriyor. Şöyle ki; Bir tarlaya hiç bir kimyasal, gübre, zirai ilaç kullanmadan hatta tarla sürülmeden tohum ektiğinizde ortaya çıkan ürünün verimi ve kalitesi endüstriyel tarım ürünlerinden fazla oluyor. Ürüne dair ilaç ve gübre gibi maliyetler de olmadığından elde edilen meyve sebzeler çok daha ucuz oluyor. Yazarın tanımına göre bu tam bir devrim.
Yazarın günümüz bilim anlayışına dair göndermeleri ise kendi başına bir felsefe oluşturabilecek derecede zengin. Günümüzün probleminin uzmanlaşmak olduğu vurgulanıyor. Bir olaya bakarken uzmanlık anlayışı gereği durumun bir bölümünü görüyoruz, her uzman kendi bakış açısından konuya dahil oluyor, bu da resmin tamamını görmemize engel oluyor. Bu sebeple Masanobu Fukuoka: "dünyayı olduğu gibi gören yalnız çocuklardır" diyor. Ziraatle ilgilenen okurların kaçırmaması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar.
Ciftciyim.
Gecen gun asfalt yoldan çiftliğe giden stabilize yola donup ciftligin giris kapisina dogru surerken 3-4 gundur yol kenarinda agzina kadar cople dolu oldugunu dusundugum cop posetini durup yoldan almaya karar verdim. 3-4 gun sonra bu karari yani cop posetini alip ciftlik kapisinin girisinde, cop tenekelerinden en fazla 100 metre
Öncelikle belirtmek istediğim şey şu ki; bu kitap benim "hayatımın kitapları" listesinde ilk 3'e yerleşti. Kitap çok akıcı ve bilgilendiriciydi. Okurken sanki yazar karşınızda ve aklındaki her şeyi, tüm düşüncelerini bizzat size anlatıyormuş hissi veriyor. Uzun süredir kafamda dönüp duran birçok soruya Bay Fukuoka sayesinde yanıtlar buldum. Kitap içerik olarak oldukça doluydu ve her sayfasında beni doyurdu diyebilirim. Yarı-yabani yetiştiricilik, tek-darbe ve hiç-darbe okulları, Ai Çing felsefesi, doğal gıda, yemek kültürü, doğanın gıda mandalası gibi daha birçok konudan bahsederek olması gereken -kendine göre- doğal tarımı bize açıklıyor.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabının önemi ne kadar çok ise, bu kitabın da önemi bir o kadar çok benim için.
"Doğal tarım üzerine yazılmış olan bu kitap, gerektiği üzere, doğal gıdalara da değinmektedir. Bunun nedeni gıda ve tarımın aynı şeyin ön ve arka yüzleri olmalarıdır. Gün gibi açıktır ki, eğer doğal tarım uygulanmazsa, halka doğal gıda sunulamaz. Ama eğer doğal beslenme kabul görmezse, çiftçi ne yetiştireceğini şaşırır." (s. 152)