Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tavana kadar yığılı değerli taşlar, elmaslar, Pers altınları. Bunları böylesine biriktirmiş bir insan başkalarına benzemez olur artık. Avuçlarken onları, sayısız çabaların ürününü tutar gibi olur elinde; sömürdüğü halkların canı gibidir avcunun içindeki.
Hem sonra kilise dışındakilerin hepsi de cehennemlik değil ya. İstesem ben de… örneğin… dil bilgini ya da filozof olabilirdim. Elimden tabletler eksik olmaz, çevrem gençlerle dolar, kapımda bir defne çelengi asılı dururdu. Ama fazla gurur vardır bu şereflerde. Asker olmak daha iyi idi. Sağlamdım, gözüm pekti; mancınıkların ipini gerebilirdim; karanlık ormanlardan geçebilirdim, başımda miğfer, yanan şehirler içine dalabilirdim!.. Paramla bir köprüde ücret toplama işini satın almama da hiçbir engel yoktu, türlü hikâyeler öğrenirdim onlardan, bavullarını açar, türlü garip nesneler gösterirlerdi bana…
Reklam
Gökyüzü kızıl, yer simsiyah. Rüzgâr savruntularıyla kum bulutları geniş kefenler gibi havalanıp çöker yere. Işıklı bir gök parçası içinden kuşlar geçer ansızın, üçgen biçimli bir sürü halinde, yalnız kenarları titreşen bir maden parçası gibi. Antonius bakar onlara. Ah! Ben de gidebilsem onların ardından!
Bir revakın ortasına, güneşe karşı, çıplak bir kadını bağlamışlar bir sütuna; iki asker kırbaçlıyor kadını, ince uzun kayışlarla; her kırbaçta kıvranıyor kadının bütün bedeni. Bir ara döndürdü başını, açabildiği kadar açarak ağzını: Kalabalığın üstünden ve kadının yüzünü kapayan uzun saçlar arasından Ammonaria’yı (kız kardeş) tanır gibi oldum… Ama… daha boylu bosluydu bu kadın… ve güzel… aklı durdurasıya güzel! Ellerini alnına götürür. Hayır! Hayır! Düşünmek istemiyorum bunu!
Hak sürgün geçirdiği günleri ve tarihin felaketlerini yeniden görüyordu . Bunlar eski peygamberlerin sözleriydi Yahya , onları vurur gibi birbiri arkasına sıralıyordu.
Sayfa 85 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Fakat kim kendisini bu kadar mutsuz etmişti? Hangi görülmemiş felaket onu böyle altüst etmişti? Başını kaldırdı, kendisine bu kadar acı çektiren sebebi arıyormuşçasına, etrafına bakındı.
Sayfa 187Kitabı okudu
Reklam
Emma şimdi kendisini eskisinden de mutsuz buluyordu çünkü artık kederin ne olduğunu öğrenmiş, ondan hiç, hiç kurtulamayacağını anlamıştı.
Sayfa 132Kitabı okudu
Emma ne yapmıştı da bahtiyarlığı, önüne geldiği zaman yakalayıvermemişti?
Sayfa 131Kitabı okudu
Hani bir daha geri gelmeyecek şeylere hülyamızın bir kapılması vardır, hani her olup bitmiş işten sonra bizi saran bir yorgunluk, alıştığımız her hareketin durmasından, devamlı bir titreşimi kesilivermesinden doğan bir ıstırap vardır, o gün Emma işte o hale uğramıştı.
Sayfa 131Kitabı okudu
Leon hiçbir sonuca ermeksizin sevmekten bezmişti,hani insan, hiçbir şeye karşı ilgisi, hiç şeyden umudu kalmayınca hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir gibi olur, Leon da kendinde işte öyle bir hal hissetmeye başlıyordu.
Sayfa 124Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.