Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Çiçeklerle hükümlüler arasında yakın bir ilişki vardır. İlkinin kırılganlığı ve inceliği, ikincisinin acımasız duyarsızlığıyla aynı niteliktedir." ~ Jean Genet
Jean Genet
"Neyin kıyısında kaldı insan Neyin kıyısında debelenir hâlâ Öteki kıyıda değilse."
Reklam
Jean Genet
"Biz lanetli insanlarız, bütün nesneler, bütün eşyalar bize düşman."
Jean Genet
"Bu yaşamı sürmekten, bu oyunu oynamaktan başka hiçbir çaremiz yok bizim."
Jean Genet
"Yalnızlık, acınacak bir durum değil, daha çok gizli bir krallıktır."
“Dostoyevski epilepsi hastası, homofobik ve iflah olmaz bir kumarbazdı. Oğuz Atay sevdiği kadına yakın olabilmek uğruna karısından boşanıp sevdiği kadının kocasıyla arkadaş oldu evlerine daha sık gidebilmek için. Salinger yaklaşık kırk yıl evinden dışarı adım atmadı, tek bir kare bile fotoğrafı çekilemedi. Yusuf Atılgan türk edebiyatının kilometre taşları sayılabilecek iki büyük eseri yazdıktan sonra (anayurt oteli ve aylak adam) insanlara küstü, bir köye yerleşip otuz yıla yakın neredeyse tek bir satır bile yazmadan çiftçilik yaptı. Althusser elli yıldır birlikte olduğu ve taparcasına sevdiği karısı helen'i bir sabah yanıbaşında uyurken elleriyle boğdu, bu boktan hayata daha fazla katlanmasına seyirci kalmaması için. Stephan Zweig'de tıpkı Althusser gibi yaptı, tek farkla, Zweig, bir soda şişesinin içine “veronal” denilen zehri ilave eder ve bu şişeden 3 büyük yudum alır. eşine şişeyi uzatırken “yanıma gelmek arzusundaysan eğer bunu istediğin zaman yapabilirsin..” diyerek. insan ırkına duyduğu güvensizlik Walter Benjamin'i fransa sınırında kendi kafasına sıkmaya zorladı. Hemingway yalancının tekiydi, Jean Genet gasptan tecavüze kadar bulaşmadık suç bırakmadı ve ömrünün yarısını hapiste geçirdi. Soren Kierkegaard çok sevdiği nişanlısı Regine Olsen'i terk etti, çok sevdiği için. ömrü boyunca hep acı çekti bu yüzden ama soranlara da yaptığının doğru olduğunu söyleyip durdu. o kadar çok seviyordu ki Regine'i ve o kadar nefret ediyordu ki kendisinden, evlenip onun kendisine ‘maruz kalmasına’ izin veremezdi!..
Reklam
Absürt Tiyatro'nun mimarlarından olan Samuel Beckett, Eugene İonesco, Jean Genet gibi yazarların oyunları, modern dünyanın içine birden bire itilen insanın gittikçe anlamsızlaşan yaşantısını anlatmaları bakımından okunmaya değerdir. Godot'yu Beklerken, Kel Şarkıcı, Gergedanlar, Balkon gibi oyunlar tüm bu anlaşamama, anlaşılamama ve anlaşılmaz olanı gittikçe daha da anlayamama haline getiren bir yüzü modernite diye satılan ve diğer yüzünde saçmalıklar yumağına dönen dünyanın (insan odaklı) özellikle iletişim, ilişkiler, uyum, empati... gibi kavramlardan her geçen gün nasılda uzaklaşıldığını anlatması bakımından şahane eserlerdir. Yine kapital düşkünlüğü de sayılan ama sistemsel olarak bir türlü o paraya, mala ulaşamayan, ulaşsa bile bireyi deli sorunlarla, çıkılmaz varoluşsal krizlerle karşı karşıya bırakan yaldızlı Amerikan Rüyası ekonomisini ve insanların modern hayata uyum sağlayamadığı gerçeğini dile getiren Arthur Miller'ın oyunlarını da okumanızı isterim. A. Miller, Satıcının Ölümü, Mr. Peters'ın Bağlantıları, Bedel, Hepsi Oğlumdu gibi oyunları ile içinde yaşarken çoğu zaman fark edemediğimiz gerçekleri birkaç perdelik oyunlarla şahane anlatmış bir isimdir. Sizlerde benim gibi tiyatro oyunlarını okumayı seviyorsanız tüm bu oyunlar ve daha fazlasının size söyleyeceği çok şeyleri olduğunu görecekseniz. Şimdiden keyifli okumalar 🙋🏻‍♂️
Suçluluğum sayesinde düşünebilmeye daha da çok hak kazandım. JEAN GENET
"Aydınlanmalara güvenmiyorum: keşif sandığımız şey çoğu zaman yalnızca tanıyamadığımız tanıdık bir düşüncedir." - Jean-Paul Sartre, Aziz Genet
171 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.