Yine bir Ziya Gökalp lakin elimdeki (şimdilik) son Ziya Gökalp hazinesi. Yazar bu eserinde Başlangıçtan, Meşrutiyet sonuna kadar Türklerde devlet düzeni üzerine Malta’da verdiği 4 konferansı kaleme almış. Bu notları birleştirip bizlere sunan Doçent Doktor Fahrettin Kırzıoğlu’na teşekkürü bir borç bilirim.
Genel olarak işlenen konularsa Türklerin Eski Hayatı, Türklerde Devlet Düzeni, İslamiyet’in Esasları, Türklerin İslamiyet’e Hizmetleri, Ahlak gibi konular üzerine.
Ziya Gökalp’i bazı konularda yanılır görmek yahut söylediklerine karşı çıkmak doğaldır. Ancak 100 yıl önceki bilgi ve araştırmalar ile günümüz arasında büyük farklar olduğu da malum. Her şeye isyan etmek, karşı çıkmak da iyi değil. Bazı durumların tolere edilebileceğine inanıyor, iyi okumalar diliyorum..
Nitekim 6 Ocak 1923 tarihinde rahmetli İnönü Lozan'da İngiliz ansiklopedisini kaynak göstererek bu soydaşlarımızın dağlı Türkler olduğunu açıklayarak hasım murahhaslara gerekli cevabı vermiştir. Bilindiği üzere Ansiklopedia Britannica; Kerkük ve yöresindeki Kürtlerin de Türkmenlerin soydaşı olduklarını açıklamaktadır.
ADIYAMAN: Kemal Kırıkoğlu, Yusuf Ziya Yılmaz.
ANKARA: Kemal Ataman, İbrahim Cüceloğlu, A. Sakıp Hiçerimez, Osman Soğukpınar, Yusuf Ziya Yağcı.
ARTVİN: Abdullah Naci Budak.
BİTLİS: Kenan Mümtaz Akışık.
BOLU: Kemal Demir.
BURDUR: Nadi Yavuzkan.
BURSA: Nail Atlı.
ÇANKIRI: Nuri Çelik Yazıcıoğlu.
EDİRNE: Cevat Sayın.
ELAZIĞ: Mehmet
Köyü dolaştım. Facianın en korkuncu, burada idi: Süngülenmiş veya yakılmış cesedlerin başındaki ağlaşma ve bağrışmalar. insanın tüylerini ürpertiyordu. Süngülenmiş memedeki çocukları kucağına almış bazı analar, saçlarını yoluyorlardı. Sanıyorum ki, yeryüzünde bu kadar acıklı bir sahneyi gören gözler, pek azdır. Biz, bu kanlı manzaranın karşısında, elem duymuş insanlardanız. insanların, iyi duygulardan yoksun kalınca, hayvanlardan daha
vahşi bir yaratık olabileceğini, ibretle seyrettik.
Sibirya'nın ortasından geçen Yenisey ırmağının yukarısında ve Sayan dağlarının güneyinde 2000 km2'lik Tannu-Tuba Muhtar Cumhuriyeti mevcuttur. Burada Kürt adlı bir Türk uruğu 630-681 yılları arasında bir ilhanlık kurmuştur. Göktürk veya Orhun yazısının eski biçimi sayılan Yenisey yazılarıyla yazılmış 32 mezartaşı bulunarak okunmuştur. Bunların hepsi Türkçedir ... 12 satırlık olan yazıtın 8. satırı bugünkü Türkçe ile şöyledir: "Ben Kürt İlhanı Alp-Urungu'yum. Altından yapılmış okluğumu bağladım belime, devletim ve milletim, ben 49 yaşında öldüm."
Romalı Petroni, Ermeniler için: "Ermeniler de insandır, fakat evlerinde dört ayaklı yürürler." diye yazmıştı. Rus şairi Lermontof da bunlar hakkında: "Sen kölesin, sen korkaksın, sen Ermenisin." demişti.
XX. Yüzyılda bile, Ortodoks-Hıristiyan Gürcüler içinde en aydınlar ve muteberler sırasında sayılan, eski "Cenasdanlı" âilelerinden gelme kişiler, "Türk" soyundan indiklerini bilmekte ve bununla öğünerek, asıl Kartelli/ Gürcü kavmine, tepeden bakmaktadırlar.
“Bir kazandan yemek, bir çatı altında yatıp kalkmak ve feyiz almak, bir arasa vatan savunması usüllerini öğrenmek öyle bir ibadettir ki, onun maddi faydalarını ve manevi zevklerini ancak tadan bilir.”