Hayâsız bireylerin kriz dışı zamanlarda süratle örgütlenip büyüttüğü dev anaların dişleri arasında öğütülen hayâ sahibi yüz binler varken, devleti yönetsin diye seçilen muktedirlerin içerisinde de haya sahibi bulunmuyorsa içinde habire tepişip durduğumuz bir Küşteri Meydanı değilse nedir? Hangimiz Karagöz, hangimiz Hacivat, hangimiz Tuzsuz Deli Bekir, hangimiz Çelebi? Arkamızdan vuran ışık, şeffaf olduğumuz için bizi görünür kılıyor işte. Bizleri hep aynı "hayâli" seslendiriyor. Büyük milletsin diyor, tarihin başarılarla dolu diyor. Fatihlerin kanındansın, ataların yedi düvele hükmetti diyor. O dört harfli sözcüğün içerisine bin türlü erdem doldurup sen busun diyor da neden şimdi o Türk ortada yok? Varsa sesi neden kısık? Meydandaki fon değişiyor, başka muktedirler geliyor, bugünün Karagözleri, yarının Hacivatları oluyor. Çelebilerin ağzı bozuluyor, deliliği tutuyor da Tuzsuz kabadayılar oluyor. Kâhi Beberuhi, kâhi Çengi oluyoruz, iplerimiz de bizi oynatan çubuklar da ekseriyetle kukla olduğumuzu gösteriyor.
Kızılderililerin bu konuda güzel bir yaklaşımı vardır.Biri hakkında karar verecekleri zaman onun kıyafetlerini giyerek onun bulunduğu ortam ve şartlarda 3 ay dolaşırmışlar.
Bizi biri uzdugunde kum üzerine yazmalıyız ki affetme rüzgarları estiğinde silinebilsin, bize biri iyilik yaptığında kayalara kazımalıyız ki hiç bir rüzgar onu silmesin.
Karşılaştığınız sorunları,o sorunları yaratan düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz.Sorunların içinde kaybolmak yerine bakış açınızı degistirmeyi başarı sorunlara farklı şekilde bakmalıyız .
Albert Einstein
Çocuk yetiştirmek bir heykeltıraş gibi eser ortaya çıkarmaktır.Michelangelo ne yapıyor ? Yoktan var etmiyor ,mwrmerdeki fazlalıkları alıyor , yontuyor,modelliyor,yapilandiriyor ve cila,boyalama ,yaldizlama ile eserini ortaya çıkarıyor.
Bir ikna ustası sözcükler kadar sessizliğin gücünden de yararlanır. Susmanın etkisini bazen milyonlarca kelime sağlayamaz iknada susmak karşındakini konuşmaya zorlamaktır. Genellikle pazarlıklarda kapanış sonrası ilk konuşan kaybeder.