Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Korku Kültürü'nün ilişki şablonunda süregiden bir gizli güç çekişmesi vardır. Güçlü olan kişi "BEN!" der ve zayıf olan kişinin,"Evet efendim, siz!" demesini bekler. Güçlü olan her zaman haklıdır. Erkeğin kazak olması alkışlanır, karısına insanca adil ve saygılı davranan, "kılıbık erkek" damgasıyla yerilir. Kadın ve erkeğin onurlu iki insan olarak konumda olmaları Korku Kültürü şablonunun anlam verebileceği bir durum değildir.
Sayfa 144
Müstakbel eşiniz evlenme olgunluğuna sahip mi? Nasıl bir ailede büyüdü? Korku Kültürü içinde kurulan bir evliliğin içine doğup utandırılarak mı, yoksa Değerler Kültürü içinde yüreklendirilerek mi büyüdü? Başkalarına mı, yoksa kendine mi hesap vermeyi önemsiyor? Kendine hesap veren insan "evlendiği kişiyi yaşamak için" evlenir, "onu kullanmak için" değil. Onunla birlikte hayatı yaşamak bir ayrıcalıktır.
Sayfa 140
Reklam
Bir kadının evliliğinde "Ben de insanım, benim de CAN'ımvar. Ben de evlilik yaşamımda kendim olarak var olmak istiyorum," demesi YÜZ baskın Korku Kültürü şablonunda çok büyük suçtur! Kayınpederin gelinini "feministlik"le suçlamasına hayret etmemek gerek. Ama dikkat edin, babanın konuşması iki yıl etkili oluyor. Kocanın kendi "vicdanı" ve "aklı" işlevsel değil. Onlar bir sonuç vermediğinden, babasının nasihatini ve baskısını sürekli devrede tutmak gerekiyor!
Sayfa 131
Türk Milli Eğitimi, farkında olmadan Korku Kültürü içinde oluşturulmuş ve Korku Kültürü'nü gelecek nesillere güçlenerek aktaracak şekilde çalışan bir sistemdir evlilik. Ve acı olan şudur: Milli Eğitime yön verenler Korku içinde çalıştıklarının henüz farkında bile değiller. Nasıl ki balık, suyun dışına çıkmadan suyun farkında olmaKorku Kültürü içine doğmuş insan da Korku Kültürü icind yaşadığının farkında değildir. İnsan farkında olmadığı bir alanda seçimleriyle değişim başlatma gücüne sahip olamaz. Bir kültür şablonundan çıkabilmek için önce içinde yaşanılan o kültür şablonunun farkında olmak gerekir.
Sayfa 130
Başarıyla okumuş oğullarını Amerikada bir yabancı kıza kaptırmaktan korkan anne-baba kendilerince "münasip" biri ile evlendirmek istiyorlar.Gençlerin birbirini tanımaları, konuşup sohbet ederek yakınlaşmaları ne kız ailesi ne de erkek ailesi tarafindan önemseniyor.Neden dersiniz? Çünkü kendi evlilikleri de muhtemelen görücü usulüyle oldu. Evlenmenin bireysel bir seçim, biyolojik-psikolojik-sosyoekonomik ve ruhsal bir uyum meselesi olduğu farkındalığına sahip değiller. Neden bu farkındalığa sahip değiller? Çünkü Korku Kültürü'nde oluşan yaşam şablonu içinde CAN yoktur:sosyal roller ve YÜZ vardır. Ve büvüklerin verdiği karar hem de oğlanın kaderini belirler.
Sayfa 128
Korku Kültürü'nün YÜZ baskın ilişkisinde, altı tanıklık boyutu yukarıdaki tabloda verilen şekilde gelişir; CAN'lar yalnızlığa mahkûmdur. Böyle bir evlilik içinde kadın ve erkek bedenen vardır, ama CAN'lar yalnızlık içinde, gergin, bıkkın, asık suratlı,özensiz, kaygılı, umutsuz ve öfkelidir.
Sayfa 118
Reklam
Okumuş olmak mutlu bir evliliğin garantisi mi? Biriyle,yüksek eğitimli diye evlilik tercihini yapmak ne kadar doğ­ru? Yukarıdaki mektupta bu soruların cevaplarını alıyorsunuz. Evliliğinden bunalmış bir öğretmen kadının mektubu. Doktor kocası büyük bir olasılıkla, çocukluğunu Korku Kültürü şablo­nu içinde yaşayan bir ailede geçirmiştir ve o nedenle empa-ti yoksunudur. Kendi annesi ve babası arasında gördüğü BEN ilişkisini kendi evliliğinde aynen tekrar etmektedir. Gözününönünde yorulan, işkence çeken karısına bu kadar duyarsız olabilmesi, okumuş olmamakla değil empati yokluğuyla açık­ lanabilir.
Bu soruyu hayretle karşılayıp; "Ben seni kıskanmıyorum, sa­ na güveniyorum," derdi.Başlarda çok üzerinde durmadım. Çevremde çok sevdi­ ğim, kimi zaman bana kardeş kimi zaman da abi olan iki tane erkek arkadaşım var. Onlar eski sevgilimin arkadaşla­rı değildi ve, "Sevgilin bizi kıskanmıyor mu?" diye soruyor­ lardı. Ben de hayır kıskanmıyor dediğimde sevgilimin be­ ni sevmediğini söylerlerdi. "Seven insan kıskanır" klişesi varya... Onu deyip, "Normal değil bu. Bu çocuğun seni sev­diğine emin misin?" diye irdeliyorlardı. Onlar da beni ko­rumaya çalışıyorlardı kendi algı çerçevelerinde, bu sebeple onlara hiç kızmadım. Ne var ki sürekli duyunca içime kurt düştü.Eski sevgilime bir gün sordum: "Tamam sen bana güveni­yorsun. Çevremde arkadaş diye görüştüğüm biri ya benden hoşlanırsa. O zaman da mı kıskanmazsın?"Verdiği cevap şu oldu: "Olabilir. Sen ona gerekli cevabı verirsin. Senin nasıl davranacağını biliyorum, en azındantahmin ediyorum. Dolayısıyla kıskanmamı gerektirecek birdurum yok."Hiçbir şey diyemedim. Öylece baktım. Bildiğim, öğrendi­ğim kalıptan ayrı bir şeydi bu dediği. Bir yanım evet haklı derken; diğer yanım yine de kıskansa iyi olur diyordu. Hocam kitaplarınızda bahsediyorsunuz ya Korku Kültürüdiye. Ben ve arkadaşlarım Korku Kültürü'nün bizde oluş­ turduğu kalıba göre düşünüyorduk. Sevgilimse o KorkuKültürü'nde değildi. Tabi ben bunu çok sonra fark ettim. Konuşarak ayaldik.Birbirimizi kırmadan, kavgalar etmeden, birbirimizi anla­ yarak ayrıldık. Sebep ise farklı yaşam danslarımız vardı veuyum sağlayamadık birbirimize.
Bir kadının evliliğinde "Ben de insanım, benim de CAN'ımvar. Ben de evlilik yaşamımda kendim olarak var olmak istiyo­ rum," demesi YÜZ baskın Korku Kültürü şablonunda çok bü­yük suçtur!
Yirmi bir yaşında tanımadığı biriyle evlendirilen bir genç kız okumak istiyor, ama bu istek koca için anlamsız. Onungözünde, kadına biçilmiş roller şöyle sıralanıyor: anne-eş- öğrenci. YÜZ baskın bir ilişki içinde bir tanık olarak kocanın verdiği mesajlar açık ve net: Sen önce 'anne' sonra 'eş' olarak varsın.'Öğrenci' olmak isteyişin normal değil; senin düşüncendebir aksaklık, bir sorun var!Sen 'eş' ve 'anne' olmanın ötesinde 'kendin' olarak de­ğerli değilsin.Seni denetlemem ve sana ne yapmam gerektiğini söyle­mem gerek; ben söylemeden senin doğru şeyi düşünüp ya­pacağına güvenmiyorum!Emek ve zaman vermeme değmezsin, sevilmeye layık de­ğilsin.Sen benim 'karımsın' benim malımsın, benim dediğimiyapmak zorundasın!Kızıyor musunuz bu erkeğe?Kendi yetiştiği ailede evlilik şablonunu Korku Kültürü içi­ne oturtmuş bir erkeği böyle davrandığı için suçlayabilir, onakızabilir misiniz? Ben suçlayamıyorum. Ama diyeceksiniz ki, "Eğitim görmüş biri böyle yapar mı?"
Reklam
Resim yavaş yavaş netleşmeye başlıyor. Başarıyla okumuş oğullarını Amerika'da bir yabancı kıza kaptırmaktan korkananne-baba kendilerince 'münasip' biri ile evlendirmek isti­yorlar. Gençlerin birbirini tanımaları, konuşup sohbet ede­ rek yakınlaşmaları ne kız ailesi ne de erkek ailesi tarafındanönemseniyor. Neden dersiniz? Çünkü kendi evlilikleri demuhtemelen görücü usulüyle oldu. Evlenmenin bireysel bir seçim, biyolojik-psikolojik-sosyoekonomik ve ruhsal bir uyummeselesi olduğu farkındalığına sahip değiller. Neden bu far- kındalığa sahip değiller? Çünkü Korku Kültürü'nde oluşan ya­ şam şablonu içinde CAN yoktur; sosyal roller ve YÜZ vardır.Ve büyüklerin verdiği karar hem kızın hem de oğlanın kade­rini belirler.
Ben 31 yaşında iki çocuk annesi ve 10 yıllık evli bir kadı­ nım. Tarifimden de anlaşılacağı üzere henüz kendini yaşa-yamamış hatta tanıyamamış, bunca yılını babasının kızı, kocasının karısı, evlatlarının annesi olarak geçirmiş biriyim. Evlatlarım için şükrediyorum. Asla onları yük olarak görme­ dim. Aksine Allah'ın bana lütfü olarak bakıyorum onlara.Evet, kendi olarak var olma imkânını yaşayamamış, 'baba­sının kızı', 'kocasının karısı' ve 'evlatlarının annesi' sosyal kim­likleri içinde hayatına devam eden biri. Herhalde söylememe gerek yok, YÜZ baskın Korku Kültürü ortamında büyüdüğü­nü tahmin edebilirsiniz.
Korku Kültürü ortamında büyüyen birisi büyük olasılıklaiçinde utanca boğulmuş, güvensiz, korkak, kaygılı ve hüzün­ lü bir iç çocuk taşıyacaktır. Değerler Kültürü ortamında bü­yüyen birisinin iç çocuğu özgüvenli, umutlu, özgür, coşkuluolacak ve yaşamla dans etmeye hazır olacaktır.
Korku Kültürü gücünü korkudan alır. Ailede güveni sağla­yan kişi en güçlüdür, denetler ve korkulması gerekir. Çatıkkaşlı, asık suratlıdır. "BEN bilirim," der ve herkesin "evet, sizbilirsiniz," demesini bekler. Korku Kültürü'nde yetişen bireyiçin yaşamın temel cümlesi şudur: "Güvende olmak istiyor­san, ya diğerlerinden güçlü ol ya da senden güçlü birinin ka­ nadının altına sığın!"
Tanışma süreci içinde müstakbel eşinizin ailesini ve yakın çev­resini de tanımak için gayret göstermelisiniz. Nasıl bir ailede yetişti? Korku Kültürü içinde mi büyüdü? Eğer böyle bir or­tamda büyümüşse, büyük olasılıkla sık sık utandırılmış ve 'seni umursamıyorum', 'sende bir sorun var', 'sen değersizsin', 'sa­ na güvenilmez', 'sen sevilmeye layık değilsin' ve 'sen bir birey değilsin, bana bağlı bir kuklasın' mesajı verilmiştir. Lütfen evlenmeyi düşündüğünüz kişinin ailesini tanıyın. Onun çocukluğunu nasıl bir ortamda geçirdiğini anlamaya çalışın. Ve Korku Kültürü'nün hakim olduğu bir evde büyü­yen ve annesinin oğlu/kızı olmaktan kurtulamayan biriyle ev­lenecekseniz, nasıl sorunların sizi beklediğini bilerek evlenin.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.