Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arkadaşlarımın yüksekten atmalarını istemem, ama başarılarına sahip çıkmalarını, hırslı olduklarını kabul etmelerini ve gerçekleri paylaşmalarını isterim. Böyle yapmanın hem kendileri hem de genel olarak dünya açısından iyi olduğunu düşünürüm.
ilk terapi seansımızda bana, “Neyse ki beni hastaneye kabul eden psikiyatr, kocama annesine artık bakamayacağımı söyledi. Ben o sözcükleri asla söyleyemezdim,” dedi. Elbette, bir yolunu bulup kocasıyla kayınvalidesine bakıcılık sınırlarının aşıldığını belli etmişti. Ama bu güçlü kadın sınırlarını ancak onları kaybederek —yani, bizzat akıl hastası olmanın eşiğine gelerek— belirleyebilmişti.
Reklam
İtalyan-Amerikalı ailelerin tipik özelliği olan birlikteliğe, duygusal dışavurumculuğa ve “aileden olanları kollama”ya verilen yüksek değeri düşünün. Aile sadakati ve bağlantısallık gurur veren ve hayranlık uyandıran geleneklerdir. Ama aynı kuvvetlerin bir aile üyesinin sınırlarını ifade etmesini nasıl güçleştirebileceğine bakalım.
Hepimiz kuşaklar boyunca evrilmiş olan, övünmenin, yakınmanın, yardım istemenin, yüksek sesle itiraz etmenin, duygusallaşmanın, ilgi odağı olmanın, kendimize öncelik vermenin, ya da bize yanlış yapan birini bağışlamanın iyi mi yoksa kötü mü olduğunu belirleyen bir aile mirasına sahibiz.
Kimi insanlar, iki ebeveynin de olgunluk düzeyinin yüksek olduğu, kendi aileleri ve birbirleriyle yakın bağlarının bulunduğu bir aileye doğdukları için şanslıdır. Bu durum aile üyelerinin içtenlikle konuşabildikleri sakin bir duygusal alanın yaratılmasına yardımcı olur.
Kronik stres altındaki herhangi bir sistemi gözlemlediğinizde, uç noktaları görürsünüz: anne-baba katı ve otoriterdir, ya da aile, açık liderlik ve sınırlar olmaksızın, küçük bir protoplazma kütlesi gibi işler. İletişim hatları kapalıdır, ya da her şey ortaya dökülür ve çocuklar yetişkin kaygılarından yeteri kadar korunmaz.
Reklam
Bu mükemmel ailenin var olmadığını bilmek sizi rahatlatacaktır. Yıllardır süren klinik çalışmalarımda, bu tanıma en azından sürekli uyan bir aileyle karşılaşmadım. Tüm ailelerle görüşmüş değilim elbette. Ama biliyorum ki aile hassas bir sistemdir, yaşam döngüsünün (doğum ve çocukların dünyaya gelişi gibi) öngörülebilir streslerine ve (kronik hastalık, zamansız kayıp ve ona dayanan işsizlik gibi) beklenmedik gerginliklere tepki verir. Ayrıca, bizim sahneye girmemizden uzun zaman önce ailenin geçmişinde pek çok şey yaşanmıştır ve meseleler bir kuşak içinde çözülmediğinde, genellikle bir sonrakinde yeniden ortaya çıkar.
Burada varsayımsal bir “ideal"i tanımladığıma göre, evrenin böyle bir aileye kesinlikle gülümseyeceğini ve onu bol miktarda şansla kutsayacağını neden eklemeyeyim?
İDEAL AİLE
İdeal aile, her bir aile üyesini gerçek, sahici sesini geliştirmeye teşvik ederek birlik ve aidiyet duygusunu (“biz”) desteklerken, bir yandan da bireylerin ayrılık ve farklılıklarına (“ben”) saygı gösterir. Anneyle baba çocuğun davranışlarına yol gösteren kuralları sakin bir biçimde uygular, ama duygu ve düşüncelerine çekidüzen vermeye kalkışmazlar. Böylece, çocukların konuşma ve kendileri gibi olma özgürlüğünü hissedebilecekleri güvenli bir ortam yaratırlar.
İdeal olanı düşünmek, kaderin gerçek hayatta bize biçtiği aile konusunda kendimizi daha da berbat hissettmemize yol açar.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.