Hak ettiklerimizi değil, yaşamamız gerekenleri yaşıyoruz. Bizi olgunlaştıracak, çiğlikten kurtaracak hayatı yaşıyoruz. O zaman söylenmeden, şikâyet etmeden yaşamalı değil miyiz? Şikâyet ederek yaşmayı seçersek yaşadıklarımızın içinden almamız gereken dersleri, incelikleri kaçırırız.
"Hamdım, piştim, yandım." demiş Mevlânâ. Eğer pişerken şikâyet edersek, tadımızı bulmadan, çabuk yanarız, öyle değil mi?