HER KADIN KENDİ AĞACINI TANIR
Sana geldiğimde
Kanatlarını,
Siyah taşlarla örülmüş
O ıssız şehrin üzerinde açacak,
Bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek
Ve acıyla bağıracaktım.
Her kadın kendi ağacını tanır.
Uçtum o gece.
Karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim.
Gölge olmayınca ruh yalnızdı. Uludum.
Biz sanıyorduk ki,
Bir yaradılış varsa aşkadır
Ne hata.
Sonsuzluğaymış meğer
Sonsuzluğun koyu yapışkanlığına
Herkes sussun
Boşluktaki dilsiz yıldızların körlüğü gibi
Bursun her şey yatağımda.
Ben neye ağlayacağımı bilirim
Hangi tenin beni öldürmeye yeteceğini.
Bu son
Artık uykusundayım herkesin
Yaradılışı değilse de
Yokoluşu gördüm.
Kitap okunması gerekenlerden. Belli bur kısmı kendi ağızlarından dinlemek... İlginç ve bir o kadar da suya sabuna dokunmadan tek taraf gösterilerek anlatıldığını düşünüyorum.