Öncelikle şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, bu bir roman ya da kurgu kitap değildir. Tamamen araştırma ve kaynaklara dayalı, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi anlatan tarihi bir başyapıttır. Türk tarihi ile ilgilenenler için bulunmaz bir kaynakçadır. Kısacası, kendisini Türk bilen/hisseden ve geçmişi ile geleceğine sahip çıkan
Ceset mezarın içine her türlü konumda yerleştirilebilirdi. Eğer mezarın yeri gizli tutulacaksa, bu durumda mezarın yapımında çalışmış olanlar öldürülebilirdi. Çoğu kez, ölüye hizmet etmeleri için dul kalmış olan eşleri, metresleri, köleler ya da tutsaklar öldürülürdü. Ne var ki ölünün dul kalan eşinin genellikle canı bağışlanır ve oğluna emanet edilirdi. Oğlu ise, onun yasal sahibi olan babasının yerine, ömrünün sonuna kadar ona sahip çıkmak amacıyla annesiyle evlenmek zorundaydı.
Türkler Ötüken Ormanı için şu şarkıyı söylerler:
"Ondan daha üstün hiçbir şey olamaz... Eğer orada yaşıyorsan sonsuz krallığın sahibi olarak kalacaksın demektir."
Türkler, Safavi Devletinde azınlıktılar fakat oligarşik olarak yönetici sınıfı temsil ediyorlardı. Sivil ve Askeri en yüksek devlet görevlerini işgal ediyorlar ve iran coğrafyasının en bereketli topraklarında yaşıyorlardı.
Nantes Fermanıyla Fransa’dan kovulan ve ülkelerinden nefret eden Protestanlar gibi Türkler de (Kızılbaş Türkmenler) Osmanlı Türkiye’sinden nefret etmekteydiler. Zira Osmanlıda yüksek sınıf ve idari sınıf artık Türk değildi...
Sayfa 379 - (Bu anlayış, Osmanlıyı Roma’nın devamı olarak gördükleri fikrini de destekliyor.)Kitabı okudu