Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ilk sinema salonu
İstanbul’daki ilk sürekli sinema salonu Weinberg’in 1908 yılında işletmeye başladığı Tepebaşı’ndaki, sonradan Şehir Tiyatrosu Komedi Bölümünün işgal ettiği bugün artık var olmayan Pathe Sineması’dır
Sayfa 14 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
210 syf.
·
Puan vermedi
Ne bakanı olacak palavra bakanı. Canım türk sineması. Ne zaman evimi, ailemi özlesem açarım neşeli günleri, bizim aileyi, ne bileyim sultanı. O muhabbetleri, esprileri inceledikçe çocukluğuma gider bir değil, iki gülerim. Kafam gidip gelir durmadan, en çok kimi seviyorum diye. Ama hepsini ayrı ayrı sevdiğimi farkeder, vazgeçerim. Şener Şen, Ali Şen'in çizgisinde komik, kötü,iyi, düzenbaz, banker, üç kağıtçı, Sultan'da ki saf bakkal, İkinci Bahar'daki aşık adam, Muhsin Bey ya da Namuslu bir bey olsun. Farketmez. Kesinlikle bir numara oyuncudur benim için. Bir gün bir köy okulunda tüp üstünde yemek yaptığı bir fotoğraf gözüme çarpmıştı. Çok etkilenmiştim. Bence bir insana söylenebilecek en güzel şey “babası kılıklı” Ve Şener Şen, bu duruma uyan bir numaralı oyuncu. Emeklerinin karşılığını hoop diye almadığını biliyorum artık. Babasının oğlu olması bütün yolları açmış diyemiyorum. Arzu film Şener Şen için -tıpkı başkaları için olduğu gibi- tüm niteliklerin ortaya çıkartılabildiği bir okuldur. Figüran, yan oyuncu ve sonunda başrol olabilmiş, almış yürümüştür. "Ben kendimi ne komedyen, ne dram oyuncusu ne de başka bir şey olarak görüyorum. Kendimi önce oyuncu olarak görüyorum. Ben oyunculuğu becermeye çalışıyorum..."
Türk Sinemasında Şener Şen
Türk Sinemasında Şener ŞenGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Kabalcı Yayınevi · 200550 okunma
Reklam
"Ben kendimi ne komedyen, ne dram oyuncusu ne de başka bir şey olarak görüyorum. Kendimi önce oyuncu olarak görüyorum. Ben oyunculuğu becermeye çalışıyorum..."
296 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
İstanbul'un Avrupa Bağlantısı : Levanten Kültür
Levant: Akdeniz'in doğu sahillerinde bulunan geniş bir araziyi tanımlamak için kullanılan, sınırları kesin olmayan, coğrafi bölge. İtalya'nın doğusundaki Akdeniz toprakları (Doğu Akdeniz) için kullanılan Fransızca bir tabir olan Levant'ten gelir. Avrupa literatüründe X. yüzyıldan başlayarak Akdeniz'in doğu kıyılarındaki ülkelere verilen ad. Levanten ise Osmanlı Devleti içinde özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan Hıristiyanları tanımlamak için kullanılır. Giovanni Scognamillo italyan ilkokulundan ve italyan lisesinden mezun, levanten bir eski istanbul ailesinden gelen yazar, tarihçidir. istanbul gizemleri, türk sinema tarihi gibi kitapları da vardır. Kitap eski Pera'nın sonlarına yetişmiş, Beyoğlu'unun çöküşünü izlemiş bir levanten tarafından yazılmış. İstanbul'un en önemli yerlerinden biri olan bu bölgenin o dönemdeki yaşantılarının birebir tanığından öğrenmek keyif verici. Yazarın okuduğum ikinci kitabı, kesinlikle diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
Bir Levantenin Beyoğlu Anıları
Bir Levantenin Beyoğlu AnılarıGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Agora Kitaplığı · 200927 okunma
Bir Beyoğlu Reenkarnasyonu Olamaz
Beyoğlu, eski dediğimiz bu Beyoğlu, altın çağını, dilerseniz saltanatını diyelim, Birinci Dünya Savaşı sonlarına kadar iyice yaşadı, ayrıcalıklarından da yararlanarak kozmopolit havasını 1930’lara kadar sürdürdü; İkinci Dünya Savaşı ve Varlık Vergisi ile ilk darbelerini yedi. 6 Eylül olayları ve Rum azınlıkların kısmen göçüne neden olan Kıbrıs buhranından sonra iyice çöktü. Bir Beyoğlu reenkarnasyonu'na inanmıyorum, istemiyorum da. Kimse, yanılmıyorsam, geçmişi geri getiremez. Böyle bir fantastik ihtimal olsaydı bile karşı çıkardım, dünü geçmişe, yannı geleceğe bağlayanlardanım çünkü. Sonuçta: Sıc transit gloria Beyoğlu!
Sayfa 144 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
Öyledir, koloni bir araya gelmek için her fırsatı değerlendirmeyi biliyordu. İlk maskeli balomu (bir çocuk balosu idi bu, bir Karnaval balosu), Union Française'in salonlarında yaşadım- sa, son maskeli balom da Casa d'Italia'da yer aldı 1940'lann sonlarında. Hatta, maskeli olarak sokakta dolaşmanın yasak olmasına rağmen, Tünel'deki Ensiz Sokak'tan (İtalyan Hastahane- si'nin Başhekimi Dr.Violi'nin evi orada idi, kızı da bizim takıma aitti) hareket edip, üç kız ve üç erkekten oluşan bir grup olarak ve omuzlarımızda bir tahterevalli taşıyarak, çingene giysilerimizle Casa d’Italia'ya varmıştık, şamata ile karışık.
Sayfa 117 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
Reklam
Sinema görgüsü
Sinema görgüsü dedim: Sinema müdürleri galalarda, akşam seanslarında girişte durur, önemli kişileri, devamlı müşterileri, tanıdıkları karşılar, buyur eder, hal hatır sorarlardı, bir çeşit protokol uygulamasına. Bu geleneğin son örneği, 1970'lerin başına kadar Yeni Melek Sineması'nda uygulandı Osman ve İhsan İpekçi ile, sonra müşterilerin niteliği değişince tarihe kanştı.
Sayfa 111 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
Beyoğlunda sinema
Alkazar sineması, birçoklarımıza sinema sevgisini aşılamıştı (eminim Halit Refiğ bu görüşümü paylaşacaktır). Gösterdiği filmlerin sanatsal değerlerinden ötürü mü? Değil. Tümü ile avantür bir sinema idi ve biz çocuklara, gençlere sinemanın, sinema olayının hareketini, çarpıcılığını, etkinlik gücünü ve hayal potansiyelini temelde ilkel de olsa kalıcı bir tazelikle verebilmişti. Alkazar'a, genelde, programın değiştiği Çarşamba günleri giderdim, ya tek başıma ya da bir arkadaşla. Diğer sinemalarda olduğu gibi ücretsiz girerdim, "Elhamra Sineması Müdürü'nün oğlu diye.
Sayfa 103 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
Bu Kozmopolit/Levanten Pera, Birinci Dünya Savaşı' ndan başlamak üzere İstanbul'un kurtuluşuna kadar, kollarını ilkin Almanlar’a. sonradan işgal kuvvetlerine açıyor. Tersi de düşünülemez, yabancı koloniler kendi vatandaşlarını, kendi askerlerini kucaklıyor. Kurtarıcı olarak mı? Pek sanmıyorum, çünkü Levanten Beyoğlu zaten öteden beri kurtarılmış bir bölgedir. Kaldı ki işgal bir düzensizlik getiriyor, bir gerginlik, bir gerilim yaratıyor. Çünkü işgal kuvvetleri Türkiye'yi ve Türk vatandaşlarını çiğnedikleri kadar, her işgal kuvveti gibi, Pera'yı, değil kurtarmak bir süre için sahip olmak ve kullanmak niyetinde ve konumundaydılar. Ve de öyle oldu....
Sayfa 72 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
19yüzyıl Pera'sından bazı sosyete haberleri
Önceki yüzyıl kozmopolit Beyoğlusu'nun toplumsal panoramasını yansıtan bazı sosyete haberleri: —Concordia Tiyatrosu'nda maskeli balo, giriş bir Türk Lirası. Restaurant du Luxembourg'un sahibi Mr. Manasse bu yıl balo verecek mi? —Varyete Tiyatrosu'nda gösteri: Offenbach'ın "Büyük Dü- şes"i, baş rolde izleyicilerin çok iyi tanıdıkları Monsieur Berlin- guard, —Fransız Elçiliği'nde yılbaşı balosu, —A vusturya-Macaristan Elçiliği'nde balo, —Osmanlı Bankası'nın Genel Müdürü Monsieur Foster'in özel otelinde açılış kokteyli, —Aynı gece Negroponti'nin evinde toplantı; katılanlar arasında ünlü banker Georges Zarifi ve özenci sanatçı Diaz de Soria, —Monsieur Summaripa'nm evinde Yunan kolonisinin akşam yemeği, —Ortaköy'de Monsieur Artin N...'nin karnaval gecesi, ve benzerleri.... 1876'lann Perası bu idi,
Sayfa 71 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
607 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.