“Sen, hep yarın diyerek bu işi erteliyorsun, ama şunu bil ki her geçen gün o dikenler büyüyüp güçleniyor; dikenleri sökecek olan sense, gücünü kaybediyorsun. Dikenler gün geçtikçe çoğalıp gençleşiyor, sense yaşlanıyorsun.”
Bana ‘Eğer kurtulmak istiyorsan öl!’ dedi. Ben de, gördüğün gibi, onun dediğini yaparak hapisten kurtuldum. Kısaca öldüm, kafeslerde tutulmaktan kurtuldum...”
Güzel hikâyeler mevcut. İnşallah bir gün asıl, özetlenmemiş hâlini okumak nasip olur. Her bir hikâyede başka bir dünya var. Tavsiye ederim. Dinlendirici ve bir yerde de kendinizi sorgulayacak şeyler okuyacaksınız
Kendinden geçmiş salih bir kimse sürekli şöyle diyordu:
-Ya Rabbi! Bana bir kapı aç!
Oradan geçmekte olan Rabia-i Adeviyye (r.a) onu duydu ve dedi ki:
-Ey gafil adam! Bu kapı ne zaman kapalıydı ki!
Kaybettiğim her şeyi; insanlığı,cesareti,sıhhati, iyiliği,safveti, dostluğu, alınterini,sessizliği yeniden bulacak; belki yeniden bir adam olmasam bile bir temiz hayatın içinde hayran ve mahcup ölümü bekleyecektim.
Dünya değişiyor dostlarım.Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler görmeyeceksiniz.Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz.Bizim için değil ama çocuklar, sizin için kötü olacak.Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük.Sizin için kötü olacak, benden hikayesi.
Milyonluk şehirlerde de yaşasa insanoğlunun hayatında bir yalnızlık, bir kendi içine çekilme günleri doludur. İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede? En yakınlarımızdan bile uzaklaştığımız, derdimizi kimseciklere söyleyemediğimiz olmaz mı ?