"Sizler isterseniz, mızrakları alın; ama ben almayacağım. Ne işe yarar almam? Bir köpekmişim gibi, beni götürmeniz gerekecek nasıl olsa. Evet, gülün. Hadi, gülün. Bu adada öyleleri var ki, her şeye gülebiliyorlar. Güldüler de, sonunda ne oldu? Büyükler ne düşünecek bizim için. Küçük Simon öldürüldü. Bir de öteki küçük vardı; hani yüzünde leke olan. Biz buraya geldiğimiz ilk günden sonra onu hiç gören var mı?”