Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ya Rabbi, Kudüs’ü yaşıyorum bu gece. Kırık dallarıma burukça dokunan ellerimde barışın kanlı yazısı, gözlerimdeyse içimde akan tüm derya kadar bir sis bulutu. Sultanım, Kudüs’ü yaşıyorum bu gece.
-Ne tuhaf değil mi? -Tuhaf olan şey ne? -Herşey; herhangi birşey. -Felsefenin dozunu yine kaçırdın galiba. -Kaçırdığım birşey varsa bunca zaman farkına varmadan geçen mucizevi anlar olmalı. -O konuda kesinlikle hak veriyorum sana ama bence kaçırdığın birşey daha var. -Neymiş o? -Ne olacak aklın. -Yok ya! -Yaa! Millet aklını peynir ekmekle yer sense felsefeye banarak yemişsin. Kaç defa söyledim felsefeye bu kadar yüklenme diye. Arada başka şeyler de oku. Klasik bir roman olabilir mesela. -Bana içerisinde felsefi izler barındırmayan tek bir klasik eser söyleyebilir misin? -Söyleyemem belki. Pek çok kategoride eser miktarda da olsa felsefe mutlaka vardır ama edebiyatta en azından saf felsefi eserler kadar yoğun değildir. Felsefi romanların içinde felsefe türlü olay örgüleriyle kurgulanmış bir hayatın içinde bir sis bulutu gibi dağılıp gider. Bir de romanımsı felsefi eserler vardır ki felsefenin mi edebiyata yoksa edebiyatın mı felsefeye baskın çıktığını asla kestiremezsin. Zaten kestirmen de gerekmez ama kendini hiç tahmin bile edemeyeceğin konuların peşinden sürüklenip giderken bulursun. O yüzden bu soylediklerimi fazla ciddiye alma. Normal ve makul ölçüler için de kalmaya gayret et. Fırsatını buldukça gül, gülümse. Gülmek için fırsatlar ara.
Reklam
Yakınlık!
Neden uzatır insan elini, sadece tokalaşmak mıdır amacı? Ne diye sarılır sevdiklerine? Yalnızca dokunmak mıdır amacı , sarıp sarmalamak mıdır sırf nefes aldığı için toprağı? ... Topraktan gelen canlının nefes almasını sağlayan Yaradan, bir vasıfta yüklemiştir, amenna. Dünyaya gözlerini yeni açmış bir canlı, nasıl ki irade ve nefsinin olmamasına
Hep arıyorum, bulamadım, Belki de yok.. Sanki bakmadığım son seferde Orada olacak ve ben habersizim, Bu his kalbimde bir kıymık gibi Tutarken nabzını korkularımın, İçimde binlerce kuş ölüyor, Tutmak için uzatsam ellerimi, O hep soğuk ellerimi, Bir heyula sarıyor, İnce bir sis, Bıçak gibi keskin, Uğursuz ve derin.. Ama benim, Bu sis benim..
Güncem/ sekiz beş- 14.58
... Artık ağlamaklar da temizlemiyor ruhumu. Benzer şekilde artık konuşmaklar-dinlemekler de çözmüyor derdimi. Yürümekler de yol aldırmıyor eskisi gibi. Düşünmekler, hele ki düşünmekler... Sirayet etmiş bedenime. Hani ölsem tam şu an şu saniye, benden geriye gri ve kocaman bir sis bulutu kalır. Uzun kalmaz ama, dağılır. Herkes gibi ve her şey gibi; en az benim gibi, dağılır.
E L Z E M
Gözüme vuran o ince ışık huzmesi, Ufak bir çisinti yokluyor; yokluğunu, Daldığım yerde oluşuyor; yüzünün her bir satırı, İçim sis, dışım yağmurlu, günlerden kasvet… ~Zeynep Köksal
Reklam
Sabret! Bir gün göklere çekilen perde aralanır Așikar olur tüm masalsı sırlar Bir gün hüzün rıhtımından sis perdeleri de çekilir aradan Ne göğün maviliği kalır ne de denizin sakinliği Zaman bile durduramaz hislerini Kar gibi beyaz sanma bu ihtişamlı yanklyı Bir gün karanlığı örten perdeler de aralanır Ve Bir Sakın bir bir basiret gün aiin yalan havnt hayatın sanma makamıdır un an ikiye gözlerin oueerin ötelerin ayiran bir görmediği ardinı ardını gölge görmek gerçeği düşer hüzünlü çığlıklar ülkesine Zamanın uçurumunda intihar eden kayip bir yolcu var içimizde Ne yolcu kayboldu nede yol değişti Sadece biz kaybettik... Alıntı
Biliyormuydun Ben geceleri uyuyamıyorum Ama geceleri uyuya bilenler varmış Hatta gökyüzünü izleyerek uyuyolarmış Oysa ben gökyüzüne baktığım zaman İçimi bir karanlık bir yalnızlık kaplıyor Yüreğime sis gözlerime yağmur çöküyor 🌠
Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is... Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz... Beni bilimle anla iki gözüm,felsefeyle anla... Ve tarihle yargıla...
Yeni emekleyen bebeğinin yıkılmasından endişelendiğinde, uzanıp onu kucaklamaya hazır bir anne gibi yaklaştığını hissettin mi hiç deliliğin? Ya da tekinsiz bölgelerine yaklaştığında kalbinin, aynı anda ağza verilen binlerce mermiyle sana doğrultulan silahların ve senin etrafında yoğunlaşıp sana ulaşmalarını engellemeye hazır bir sis gibi yaladığını tenini?
Reklam
Beni Sorarsan- Gülten Akın
Beni sorarsan, Kış işte Kalbin elem günleri geldi Dünya evlere çekildi, içlere Sarı yaseminle gül arasında Dağların mor baharıyla Sis arasında Denizle gül arasında Yanımda kediler, kuşlar Fikrinden dolaşıyor Hiçbir iktidarı sevmesem de Sobanın iktidarında Çarpışa çarpışa nasılsa Büyüyebilen kızlar Uslu, sakin, ölümü bekliyorlar Yaşlılık Dev mi oldular, başkaları Üstüne üstüne gelip korkusuz Güçlerini deniyorlar
İlham perisi yok.Sadece ilham veren olaylar yaşanır
Nükteli sözler gibisin Anlayanı güldüren Anlayana gülümseyen Dolunay gibi tam ve güzel Hilal gibi zarif Yağmurun yağdığı sokak kadar taze Güneşin ısıttığı cam gibi sıcak Yeni başlayan gün gibi Yağmur sonrası Toprak kokusu kadar gerçek Evet sen benim her şeyimsin Bende seninle her şeyim Bakma öyle seni bir daha severim İlk bakışın gönlü kalır Susma şiirlerim gücenir Bunlar gidişimin körpe gerçekleri Ağladım dün gece iki saat Nasıl uyudum hatırlamıyorum Ağlamakta yorarmış halim kalmadı Uyumuşum gözyaşı kokan yastıkta Sabah zor uyandım Ağlamak her zerreme iz bırakmış Yastığım nemli Gözlerim şiş Hangi aynaya baksam seni anar. ~Dertlikaval~
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.