Bir kadının itirafları:
On yedi yıllık evlilikten sonra bir kadın şunları söylüyor:
Erkek Allah'ın yarattığı en güzel canlıdır. Eşine, kızına, kız kardeşine, annesine, babasına, torununa vermek için sahip olduğu herşeyi feda edip vazgeçer.
Gençliğini ve sağlığını eşi ve çocukları için feda eder. Çünkü sürekli çalışır. Bazen gece geç vakitlere
Bir kadının itirafları
On yedi yıllık evlilikten sonra bir kadın şunları söylüyor
Erkek Allah'ın yarattığı en güzel canlıdır.
eşine kızına kız kardeşine annesine babasına torununa vermek için sahip olduğu herşeyi feda edip vazgeçer.
Gençliğini ve sağlığını eşi ve çocukları için feda eder. Çünkü sürekli çalışır. Bazen gece geç vakitlere kadar
“Okyanus’un ve karanın üstünde dumanla karışık bir sis vardı. Kentin kararmış binalarına ve limanın bulanık sularına
ince bir yağmur tembel tembel yağıyordu. Göçmenler geminin güvertesinde toplanmışlar hiç konuşmadan çevrelerindeki her şeye umut, kaygı, korku ve sevinç dolu meraklı gözlerle bakıyorlardı.
Polonyalı bir genç kız, şaşkınlık içinde Özgürlük Anıtı’nı göstererek “Bu kim?”
diye sessizce sordu.
Birisi yanıtladı. Amerika’nın Tanrısı.”
Osman Hamdi Bey'in Osmanlı döneminde resimlediği bu eserde, ayakta duran kız altın sarısı renginde entarisiyle tambur çalıyorken , aynı şekilde oturan diğer kız da def çalmaktadır. Resimde osmanlıya ait bir çok motif bulunmaktadır. Osman Hamdi Bey genel olarak eserlerinde kadınlara yer vermektedir fakat bu kadınlar Avrupadaki oryantalist tabloların aksine, yetenekli, birey olarak sorumluluklarını bilen ve cinselliğiyle öne çıkmayan şekilde resmedilmiştir. Avrupada oryantalist resimlerin birçoğunda alışkın olduğumuz, tembel, cinselliğiyle var olmaya çalışan, pasaklı kadın figürlerinin aksine bu konuda çok başarılı çalışmalarda bulunmuştur. Bir noktada Osman Hamdi Bey'in bu eserlerini batılı ressamların oryantalist bakış açısına bir başkaldırı olarak değerlendirebiliriz.