Çünkü ölüler, öte dünyada var olmaya, ancak hayatta kalanlar kendilerini ne kadar uzun süre düşünürlerse o kadar devam edebilirler. Ölüler sadece geride kalanların kendileriyle ilgili anılarıyla beslenir ve hayatta kalan son kişi de artık onları anmaz olduğunda ebediyen yok olurlar. Ruhların öte dünyada nasıl bir yere yerleşeceklerini belirleyecek olan, hayatta kalanların düşünceleridir. Evet, sadece ve sadece bu düşüncelerin yansımasıdır.
Reklam
Ama hangi yöne gitmek gerekiyordu? Bu yeni sürgünün Sina'sı ve Kenan Ülkesi neredeydi? Gökyüzünde herhangi bir alamet bulunmadığına göre yapacak tek şey kalıyordu: Kendini yeniden tesadüfe bırakmak. Ne var ki ilahiyatçı Angelus Khoilesus'un yazdığı gibi tesadüf, tebdili kıyafet yolculuk ettiği zamanki Tanrı'dır.
Hem toprak bir kez insanoğlunu lanetleyip onu kustu mu yapılacak tek şey kalıyordu: Yükte hafif pahada ağır nesi var nesi yok toplayıp karısı ve çocuklarıyla yollara düşmek...
İnsan çocukluktan sıyrılıp da yeniyetmeliğe adımını atar atmaz yaşamın ciddi karışıklığına girerek koruyucu meleğini edebiyen kovar ve ruhunun derinliğinde, her zaman bunun hüznünü yaşar.
Çobanlık mesleğinin bir bakıma sezdirmiş olduğu dini çağrıya yönelerek kısa süre sonra hayvan çobanlığından insan çobanlığına geçmek doğal göründü ona.
Reklam
749 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.