Tarih yorgunu gözlerimi yağmurlara serdim
Çünkü işkencenin sabahı olmaz
Umut hançerlenir şaka değil
Çünkü şakası yok ölümün
Kürdistan'da zaman asidir
Gün doğar
Çöker karanlık
Geçer ömür
Ve işkencenin çığlığı eksilmez.
Evet şimdi geliyor,
Durağın ışığı da yok,
Yolun dinginliği de.
Tek sefer gitmelik bir otobüs,
Öncesinde gelen kırk yeri dolanan otobüs,
Ve ben yarının şalterini kaldırmaya gidiyorum.
Ertelenmiş günlerim var
Hali hazırda biriktirdiğim cevizlerim
Ayna karşısında büyük duruyorum
Yaşım belki otuz belki otuz beş yolun yarısı eder mi
Gediz göksuda dik bir yokuş çıkıyorum
İş dönüşü ekmek fırınına uğruyorum
Annem tam dokuzda yemeği ısıtır
Annem gibi bekle beni istiyorum
Beni sevdiğini söylemesende olur
Bilirim ki umut bir virgül gibi durur göğsümde
Seni o anlamlı cümlelerin içinde
Öyle kuru bir dal üzerinde
Açan çiçeklere
Seni açan çiçeklere benzetiyorum
Devran ki namuzsuzların devranı
İş çıkışı bir ekmek fırını
Ben ki gönül yorgunu
Bu devrana rağmen bir virgül gibi taşırım seni gögsümde..
C.S.A