Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Devam et. Hadi çabuk, acele et, düşünmeye devam et. Bir tek şeyi düşünmek ya da algılamak bir şeydir, ama bir kez sindirildi mi pek az bir şeydir; sadece temele ulaşmak demektir, elbette çoğunluk buraya kadar bile gelemez. Ama önemli olan, zor olan, zahmete değen ve en çok zahmet gerektiren, devam etmektir; gerekenin ötesinde düşünmeye ve bakmaya devam etmek; artık düşünecek ya da bakacak bir şey kalmadığı, dizinin tamamlandığı, devam etmenin vakit kaybetmek olacağı hissine kapıldığında devam etmektir. Önemli olan hep orada, kaybedilen vakittedir, karşılıksız olanda, fuzuli görünendedir, insanın tatmin olduğu ya da çoğu kez kendi bile fark etmeden yorulup teslim olduğu çizginin ötesindedir. Artık hiçbir şey olamayacağını düşündüğü yerdedir. Onun için devam et bakalım, başka ne geliyor aklına, nasıl bir argümanın var, ne sunabilirsin, ne var başka elinde, söyle. Düşünmeye devam et, çabuk, durma, hadi, devam et."
Sayfa 241 - MetisKitabı okuyor
...çağımız kişisel tatminsizliğe ve elbette tutarlılığa düşmandır; her şeyden çabucak sıkılmak üzere düzenlenmiştir, dikkat kıpır kıpır ve değişkendir, uçan bir sinek bile dikkati dağıtır, sürekli soruşturmaya ve sebata, bir şeyin üzerinde gerçekten durup öğrenmeye tahammül yoktur.
Sayfa 241 - MetisKitabı okuyor
Reklam
...birçok insan başlarına gelen korkunç şeylerin ve hayal kırıklığının anısıyla yaşamayı bu şekilde başarır; zaman zaman gerçekte var olduklarından şüphe ederek, onları bulandırarak, üst üste yığılan yılların dumanıyla sarmalayıp uzaklaştırarak.
Sayfa 230 - MetisKitabı okuyor
… insan­ların çoğu her şeyi bilmemenin hiç önemli olmadığını fark etmez, bu­na rağmen daima fazlasıyla şey bilinir, o kadar ki, büyük bölümünü, vaktiyle öğrenmek bize gözyaşı, ter, meşakkat ve kana mal olmuş olsa da, kasıtsız ya da kasıtlı olarak, dert etmeden, üzülmeden unuturuz.
Öyleyse yurtdışında ya da çok uzakta, başka bir kentte, başka bir ülkede, bize ait değilmiş gibi görünen beklenmedik hayatta, sürdüğümüz hissine kapıldığımız ve bizi bir ölçüde söz konusu zamana ait hiçbir şeyin ge­ri dönüşsüz olmadığını, her şeyin iptal edilebileceğini, dönüşebilece­ğini, çaresi bulunabileceğini, her şeyin yarı yarıya, bizim tam onayı­mız olmadan gerçekleştiğini düşünmeden düşünmeye, alttan alta dü­şünmeye teşvik eden teorik ya da parantez içindeki hayatta olanların, yaptıklarımızın hafiflemesi, bulanması neye yarar?
Bir toplumda ahmaklar, kalın kafalılar, kuş beyinliler ve soytarılar hâkimse, herhangi birinin başkası için bu sıfatı kullanmasının anlamı kalmaz.
Sayfa 322 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kalbimi bıraktım bu alıntıya :)
"Asırlar böyle geçiyor işte, hiçbir şey teslim olmuyor, sona ermiyor, her şey bulaşıyor, hiçbir şey yakamızı bırakmıyor. Ve bütün bunlar omuzlarımızın üstüne yağan kaygan ve yumuşak kar gibi akıp gidiyor; yalnız bu kar zamanın içinde ve bizim ötemizde yol alıyor ve belki hiç dinmiyor."
Sayfa 321 - Metis YayınlarıKitabı okudu
...bir şeyin yaşanmış olması, anlatılmasını kabullenmek için yeterli değildir, doğru olması makul olmasını gerektirmez. Gerçek bazen zaman geçtiğinde gerçeğe aykırı olur; giderek uzaklaşır, o zaman da hayal ürünü gibi olur ya da gerçek olmaktan çıkar.
Sayfa 206 - MetisKitabı okuyor
Anlam aramaktan ya da bir anlam olduğunu zannetmekten daha kötü bir şey yoktur. Vardır aslında, daha da beteri vardır: bir şeyin, önemsiz bir ayrıntının bile olsa anlamının bize, eylemlerimize, amacımıza ya da işlevimize bağlı olduğuna inanmak; iradenin ve kaderin, hatta her ikisinin girift bir bileşiminin var olduğuna inanmak.
Sayfa 193 - MetisKitabı okuyor
... ıstırap öteden beri en büyük bahanemiz, her eylemden temize çıkmak için kullandığımız mazeret olmuştur. İnsanoğlunun demek istiyorum, insan türünün, bireylerin ve ulusların en büyük mazereti.
Sayfa 307 - Metis YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.