"... Ben çağları nakış nakış ördüm de geldim! Ben, en harika örgüleri, şahikalarda dürdüm de geldim! Ben, her çağdan birer ilmek derdim de geldim; Kimse, benim gibi dokuyamaz!" "... Yaksın, kutlu Hun türküleri gönül meş'alemizi; Oğuz Han nasihatiyle süsleyerek hayallerimizi. Yesevi berraklığı, Mevlana, Yunus herbirimizi Yaksın, nasıl yakmaksa, alaz alaz!" "... Emellerim var, sığmaz dünyaya, zamandan geniş; Ne serzeniş durdurur beni, ne de bir direniş! Oğuz, Atila, Yavuz, Kürşad, Şamil, İlteriş... Bunları sizden başkası okuyamaz... Sizden başkası anlayamaz!" M. Halistin Kukul
Günlerce Allah'a yalvaran Şeyh Şâmil, anasının cezâsını çekmesine karar verdi. Herkesin toplandığı bir sırada annesi: 'Tâ Rabbi oğlumu doğru yoldan ayırma!" diye dua ederken, Şeyh Şâmil, bekleyen Dargalılara hitâben, an- nesinin pişmanlık sebebiyle manevî cezâsını çektiğini: maddî cezâsını ise O'nun her şeyine vâris olan oğlunun yâni kendisinin çekeceğini söyledi. Bunun ardından sırtını açarak sopa cezâsını bizzat kendisine uyguladı.
Sayfa 50 - Bunu, annesi Ruslarla anlaşma yolunda ricacı olması üzerine yapmıştır.
Reklam
Ölüme sevgili gibi kucak açmak...
Ölüme sevgili gibi kucak açan ve şehîdliği hasretle bekleyen bu insanlara esirliği teklif etmek boş şeydir.
Allah rızası gözetme, şirkten kaçınma, haramlardan sakınma yanında mübahları dahi terketme suretiyle nefsi tezkiye etme gibi İslâm’ın ezeli şiarlarını temel alan bu mücâdele yöntemi, daha sonra Afrika ve Uzakdoğu'da ortaya konan İslâmî kurtuluş hareketlerini de etkilemiştir. Başlangıcından kısa bir süre sonra Kafkasya Mü- ridizmi, tasavvufi köklerini korumakla beraber millî bir vasıf da kazanarak bir yurtseverlik hareketi haline gelmiştir. Kafkasya Müridizmi, İslâmî tasavvuf ekollerinden Nakşibendiyye tarikatına dayalı bir geleneğe sahiptir.
Rusya Kafkasya'da bilerek geri bir düzen kurmuş, mezhep ayrılıklarını teşvik edici uygulamalar getirmiş, hristiyan toplumlara birçok kolaylıklar sağlarken, Müslümanları her türlü sosyal haktan mahrum bırakmıştır.
Tanzimat'ın ilân edildiği 1839 tarihinde, padişah Abdülmecid Han henüz on altı yaşındaydı ve henüz dört ay üç günlük padişahtı. İçte ve dışta çok büyük hâdiselerin cereyân ettiği bir dönemde bu tecrübesizlik ülkenin başına elbette ki birçok gaaileler açacaktı.
Geri19
100 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.