Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Zamanı aldatmanın en iyi yolu, geçmişin zihnimizden bir yansıma, geleceğin kalbimizden bir resim olduğunu kabul etmektir."
Sayfa 139 - A.Z yayınlarıKitabı okudu
Alıştığın düzeni bozmak endişe vericidir belki. Belirsizlikler içerir ama yeni bir şeyi başardığında başka bir insan olursun. Daha deneyimli, daha hazırlıklı, daha güçlü olursun.
Sayfa 136 - A.Z yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Sanırım sorun kim olduğu değil, güç ve imkânla karşılaştığında ne olacağı ile ilgili. Bir insanın kim olduğu değil, kim olabileceği potansiyeliymiş sorun."
Sayfa 106 - A.Z yayınlarıKitabı okudu
"Böyle zamanlarda anlaşılır aslında hayatın gerçek şekli. Kim olduğumuzu ve neyin önemli olduğunu belirler bu anlar. Zamanı en çok geri getirmek istediğimiz anlardır, yolumuzu bulmaya çalıştığımız o anlar. Çünkü tercih yaparız. Yaptığımız tercihler bazen mantıklıdır, bazen duygusal. Sonra unuturuz, o tercihleri neden ve ne şartlarda yaptığımızı. Dönüp baktığımızda hiçbir iz bırakmadan kaybolur tercihler, bizi sonuçlarıyla baş başa bırakıp."
Sayfa 106 - A.Z yayınlarıKitabı okudu
Halbuki eşyayla olay ilişkisi, eşyanın kendisine hizmet etmesi vaadiyle kurulmuş olmalıydı.
Sayfa 17 - A.Z yayınlarıKitabı okudu
İçinde yaşadığımız şehirler ve şehirlerde yaşadığımız hayat­lar onun ofisindeki toplu konut maketlerine tamamen sığacak kadar küçüldüğünde yapacağı şey, oyun alanına yeniden çıkıp yeni boşluklar bulmak olacaktır. İçinde yaşadığımız zamanlarda şantiye krallarının oyun alanı, şehir ve hayattır.
Sayfa 111
Reklam
Hatıra dediğimiz şey, şu bizim sokağın başında restore edilen ev var ya, aynı onun gibi bir şey. Önce olanı korumaya çalışıyor insan, öyle kalsın istiyor, öyle kaldığını düşünüyor, gönlünden geçenle arkasında bıraktığını bir zannediyor, ama sonra başka bakışlar, başka hatıralar, başka hayatlar giriyor araya ve bir de dönüp bakıyor ki, artık yıkık dökük bir evde oturuyor. O zaman başlıyor evi kıyısından köşesinden onarmaya. Merdivenleri yaptırıyor, yaptırırken iki basamak eksiltiyor. Pencereleri boyatıyor, yine eskisi gibi yeşile boyatıyor ama biliyor o yeşilin eski yeşil olmadığını. Sonra yeni kapılar yaptırıyor, ufak tefek onarımlara girişiyor, balkona çiçekler koyuyor ama nafile... Bir türlü çürüyen ahşabı yerinden söküp atamıyor. Bir gün nihayet anlıyor ki, her şeyi yıkıp yeniden yaptırması lazım. Ama buna da gücü yetmiyor. İşte insan o zaman, zihni büyük bir şantiye, hafızası ise sürekli bir inşaat halinde yaşıyor ve tabela asıyor girişe: "İnşaata girmek tehlikeli ve yasaktır."
Sayfa 141Kitabı okudu