Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

hotaru umaruzo

hotaru umaruzo
@hotarumaruzo
10 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Belki de asıl hakikat, kadının cesur, bağımsız, hayat dolu bir kahraman iken erkeğin korkak, alakaya muhtaç, bedbin bir beceriksiz olduğuydu. Bugüne kadar gözümüzü bağlayan romanlar, filmler, efsaneler bizi hep tam tersine inandırmıştı. Eğer korku erkekçe bir his olmasaydı, dünyanın sahibi kadınlar olurdu. İktidarın kökünde korku saklıydı. Sahiplenmek hislerin en eriliydi. Tıpkı aydınlığın kökünde saklı olan karanlık, bahtiyarlığın içinde saklı kalan melankoli gibi."
Sayfa 415Kitabı okudu
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
291 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Şükran Yiğit'in yalnızca aşka değil sevginin her bir türüne yaklaşımı öyle saf ve temiz bir yerden ki insan sayfaların arasında kaybolup giderken sahiden orada, o karakterlerin arasında hatta onlardan biri olmak, iyisiyle kötüsüyle o duyguları tatmak isterken buluyor kendini. Ankara Mon Amour, Çatı Katı Aşıkları ve Bir Kış Yolculuğu'ndan sonra okuduğum 4. ve en sevdiğim Şükran Yiğit kitabı bu oldu. Kitabın geçip giden dönemlerle, çocuklukla, ilk gençlikle, yetişkinlikle ve elbette tüm bunlarla eşzamanlı olarak şarkılarla kurduğu bağ tek kelimeyle büyüleyici. Aklımın bir köşesinde içimi sımsıcak eden bir roman olarak kalacak hep.
Burası Radyo Şarampol
Burası Radyo ŞarampolŞükran Yiğit · İletişim Yayınları · 2020753 okunma
artık bitmiş olması, yaşanmadığı anlamına gelmez
Sonra bir gece uyanıp balkona çıktım. Baharla yazın arasında duran, insanı sarıp sarmalayan, lacivert bir geceydi. Bir yıldıza takıldı gözüm. Diğerlerinin arasında küçük görünse de pırıl pırıl parlayan bir yıldızdı. Ertesi gece aynı saatte yine oradaydı. Bir hafta sonra da. Hâlâ orada. Ona baktığımda, her zamanki yerinde gördüğümde, belki de binlerce yıllık bir geçmişe baktığımı hissediyorum. Bazen bana pırıl pırıl görünen o yıldızın belki bin yıl önce öldüğünü ve bunun sadece kendisinin farkında olduğunu da düşünüyorum elbette ama, "Olsun," diyorum kendi kendime. "O bir zamanlar gerçekten vardı."
Reklam
"Takdiri ilahi, kafeye varmadan bir blok önce caddenin sağ yanındaki duvara boydan boya yazılmış devasa bir grafiti çıkıyor karşıma: "I am not who I was before." Hemen oracıkta mideme koca bir yumruk iniyor. Bir şehrin değişmesi, bir insanın değişmesi, dünyanın değişmesi hatta, kendinden öncekilere ihanet gibi. Değişmemesi de kendine ihanet olurdu ama değil mi?"
Sayfa 114Kitabı okudu
"Dünyanın en zor şeyi yan yana uzanıp yıldızların altında aynı şeyi dileyebilmekti."
Sayfa 124Kitabı okudu
"Çok yaşarsak anılar yaşlı hayatımızı istila eder sanıyordum hep. Böyle milyon tane anımız var, o anılarla idare eder gideriz, zannediyordum. Ama öyle olmuyormuş Füsun, koca bir hayatı bir iki zavallı, hatta uydurma, evet uydurma anıya çevirip seni yutuyormuş zaman. Yaşlılık çoğalmak ve bir köşede birikmek gibi değilmiş, zamanın uzasın diye aklından, yaşadıklarından, anılarından vazgeçmek, küçülmekmiş sanki, kendini küçültmek, büzüşüp içine çekilmek. Yok yok kendi içine değil ama, yaşlanmak zamanın içinde geri çekilmekmiş."
"Hüzün resmen kedilere işlemiyordu. Ruhu sönmüş, miadını doldurmuş, her köşesi yapış yapış melankoli, kolilerle tıka basa, veda edilmek üzere olan bir evde bile bir kedinin kediliğini hatırlayacak bir şey buluyor olması takdire şayandı. İnsanlar her şeyi çok abartıyordu."
Sayfa 116Kitabı okudu
"Beşiktaş'ta bir barikata sabahın dördünde borcamın içinde kek getirip gazdan bitap düşmüş eylemcilere "Yiyin yavrum" diye zorla ikram eden yaşlı bir kadın tanımıştım mesela. Cihangir'de apartmanın içine sokak kedilerini dolduran bir adam. Genç bir kız sütle yüzümü yıkamıştı Taksim Meydanı'nda, sonra gülümseyip kalabalığın içinde kaybolmuştu. Sokak bunlar gibi kahramanlık hikâyeleriyle dolup taşıyordu. Ve kimse bunu kahraman olmak için yapmamıştı. Her şey kendiliğindendi. Suyu yükselen derenin taşması kadar kendiliğindendi. Belki biraz yorgunduk ama çoğunluk ferahtı içimiz. Nicedir ilk kez. Burnumuzun dibindeki yabancılarla göz göze gelmeyi öğrenmiştik. Bu bile tek başına devrim sayılırdı."
Reklam
"Hormonlar damarlarımızda köpük köpük dolaşırken, Cemal Süreya'yı keşfetmişiz bir de. Sevda Sözleri. İnsanın ergenlikte kendine hiç acıması yok."
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.