“Tanımak mı? Evet, daha gelenin sen olabileceğini düşünmeden tanıdım. Yürüyüşünden. O kaygısızca salınarak yürüyüşünden; bir tek sen böyle yürürsün, sen yürürken bir tek sen böyle yürürsün, sen yürürken dünyanın bütün yolları düzmüş veya önündeki görünmez bir varlık yolları senin için düzeltiyormuş gibi geliyor insana…”
"O an tüm bedenimden bir elektrik akımı geçmiş gibi oldu yine de. Artık hiçbir şeyi görmüyor, hiçbir şeyi duymuyordum, tuhaf bir baş dönmesi tüm nesneleri ve düşünceleri benden uzaklaştırıyor ve değiştiriyordu sanki.
Ayaklarının dibindeki toz, şimdi gerçekten öyleyim diye düşünebildim sadece bulanık bir şekilde; içimde ağır ağır, o anda garip bir şeylerin oluştuğuna dair müphem bir tasavvur belirdi: Delice bir kendini alçaltma ve boyun eğme duygusu, bir şekilde yerle bir olup kendini çiğnetmek istemek gibi.
Buna rağmen o esnada ruhumun en derinlerinde, son noktasına kadar gerilmiş ve kasılmış olan bir şeyler, sanki ruhuma girmiş bir kramp çözüldü ve titreşen bir sıcaklıkla içime yayıldı, çığlıklar attı, sevinçten haykırdı.
Ne var ki, bütün bu durum yine de gerçek, sahici bir yaşantı değildi; benim yarattığım ve Benno'nun sadece inandığı bir şeydi -bir görüntüydü yalnızca, bir resim, bir düş, bir hiçti."