Benim yüzüm, benim kalbim, diğerleri için anlamı olmayan bir kabuktan başka bir şey değildi. Benim kalbimle bir başkasının kalbi birbirini yakalayamıyordu. Hey, diyordum. Hey, diyordu karşıdaki. Hepsi bu. Kimse el kaldırmıyor. Kimse bir daha başını çevirip bakmıyordu.