Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Parşömen yapımı herkese eğlenceli gelecek bir şey değildir. Vejetaryen olduğu için özellikle Reveil'e kesinlike değil. Yapılan şey şu: Hayvan öldürülüp damarlarındaki bütün kan akıtılır, karnı yarılıp kol ve bacakları kesildikten sonra derisi yüzülür. Deriler, bir tekne içinde kireçtaşı ile ısıtılarak yapılan hafif bir kireç solüsyonuna konur. Kireç solüsyonu organik kalıntıları yok eder; epidermisi ve deri altı yağlarını parçalar ve tüylerin deriyle bağlantısını zayıflatır. Sadece derinin dermis denilen alt tabakası sağlam kalır. Bu tabaka esas olarak kollajenden oluşur. Kollajen uzun bir eksen etrafında spiral halinde sarılmış üç amino asit dizisinden oluşan bir proteindir. Diziler çapraz bağlandığı için belirgin uçları yoktur. Kollajen parşömenin en önemli öğesidir ve onun dayanıklılığını gösterir. Birkaç gün sonra deri teknenin içinden çıkarılır ve direğe asılarak kör bıçaklarla kazınır. Yağ ve tüy artıklarından arındırıldıktan sonra tahta çerçevelere gerilir. Deri kurudukça gerginleşir. İyice gerildiğinde bu defa yarım ay şeklindeki çok keskin bıçaklarla kazınır. Çerçevesinden kesilerek çıkartılır ve parşömeniniz hazır hale gelir.
Modern bilim bir denklemler bilimidir; antik çağ bilimi ise diyagramlar bilimiydi.
Reklam
Günümüzde okuyucuları korkutan şey nedir? Onlar denklemlerden korkuyor. Hakları da yok değil; çocukluk ve ergenlik dönemlerindeki birkaç korkunç yıl boyunca böyle denklemlerle zorla beslenmişler. Bunun sonucunda da: bir, bu denklemlerden nefret etmiş ve iki, bunların bilimin doğal formatı olduklarını düşünmüşlerdir. Her iki varsayımda yanlıştır. Denklemler harika buluşlardır; sevilmese bile saygı gösterilmesi gerekir ve doğal değillerdir. Bunlar kaynağı palimptest gibi belgelere dayanan tarihi keşiflerdir. Yunanlılar denklem kullanmadılar. Arşimet denklem kullanmadı. Onların bilimi sol taraftaki sayfalara hiç benzemiyordu.
Yukarıdaki diyagramlarda gördüğümüz gibi, Arşimet'in kendisinin yazdığı orijinal Yunanca yazılarında hiç gösteriş yok. ARŞİMET YAZILARINI BÖYLE YAZIYORDU, hatta daha doğrusu, ARŞİMETYAZILARINIBÖYLEYAZIYORDU. (kelimeleri ayırmak da bir ortaçağ icadıdır)
:DD
Peki bunu yapan cahil Hıristiyan'ın adı neydi? Ve onu Arşimet'i tahrip etmekten yargılanmadan önce eğer varsa savunmanın toplayabileceği hafifletici koşullar ne olabilir? Bu soruların nasıl yanıtlanabileceği konusunda hiçbir fikrim olmadığı için bu kimliği belirsiz kara cahili şiddetle kınadıktan sonra konumuza devam ediyorum.
Reklam
Filmde yaptığı konuşmalardan biri şöyleydi: "İstanbul antik dünyada, antik metinlerin kopyalanması ve incelenmesi geleneğinin hiç bozulmadığı tek şehirdir."
... ancak söz konusu yazar, Johannes Tzetzes, milattan sonra 12. yüzyılda yaşadı (!). Arşimet hakkında söylediği şeyler, hayal ürünü , dedikoducu bir şiirden kaynaklanıyor. Örneğin, Arşimet'in düşman gemilerini yakmak üzere ayna icat ettiği öyküsünün kaynağı da budur. Böyle bir şey olsaydı, Arşimet'in çağdaşları elbette bunu kayda geçirirlerdi ve zaten Tzetzes de kendi donanması gemi yakma becerileriyle ünlü olan bir Bizans vatandaşıydı. Kısacası Tzetzes'in öyküsü sadece bir öyküdür ve sırf yazınsal etkisi için Arşimet'i yaşlı bir adam gibi göstermektedir. Arşimet muhtemelen oldukça yaşlıydı (güvenilir bir kaynak olan Polybius da böyle söylüyor) ama bundan fazlasını bilmiyoruz.
Arşimet, giriş bölümünde eski bir arkadaşlı ve önemli bir astronom olan Conon'ın ölümünden yakınıyordu: "Beni anlayabilecek tek kişi oydu!". Arşimet'in mektuplarının çoğunda hafif bir öfke belirtisi de var; yazabileceği hiç kimsenin olmadığından, okuyucuların yeterince iyi olmadığından şikayetçiydi.
A. N. Whitehead
“Avrupa felsefe geleneği hakkında yapılacak en genel tanımlama, Platon’la ilgili bir dizi dipnottan ibaret olduğudur.”
Sayfa 43 - Alfa Yayıncılık
71 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.