"Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir dersimizin olmasıdır." diyor Rasim Özdenören...
Sayfa 16 - Kafka Okur Fikir Sanat ve Edebiyat DergisiKitabı okuyor
Her şeyin başka bir şeye dönüştüğü bu uğursuz dünyada kendin olarak kalabilmektir asıl mesele.
Reklam
Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır!
Masaya konulan yenmek zorundaydı, yemeğin kalitesi hakkında konuşmak yasaktı - ancak sen yemekleri çoğunlukla yenilemez bulurdun - Açlığının şiddetinden ve her şeyi hızlı, sıcak ve büyük lokmalar halinde yemeyi sevdiğinden, çocuğun acele etmek zorunda kalırdı; sofrada kasvetli sessizlik olur, uyarılarla bölünürdü:" Önce ye,sonra konuş" Kemikleri dişlerle parçalamak yasaktı, ama sana serbestti. Sirkeyi hüpürdeterek içmek yasaktı, ama sana serbestti. Asıl mesele, ekmeğin düzgün kesilmesiydi; ama bu işi üzerinden sos damlayan bir bıçakla yapıyor olman önemsizdi. Yemek artıklarının yere dökülmemesine dikkat edilmesi gerekiyordu, ama sonunda çoğu senin oturduğun yerin altında olurdu. Sofrada yalnızca yemekle ilgilendirmeliydi, oysa sen tırnaklarını temizleyip keser, kurşun kalemini yontar, kürdanla kulaklarını temizlerdin.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 22. Basım, Franz KafkaKitabı okudu
Asıl mesele, tutarsız mizacın gereği çocuğuna sürekli ve ilkesel olarak düş kırıklıkları yaşatmak zorunda olmandı.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 22. Basım, Franz KafkaKitabı okudu
insanlar genellikle dünyadaki sorunun eğitimsizlik olduğu düşünürler, oysa asıl mesele ezbere ve kabullenmeye dayalı yanlış eğitimdir.
Reklam
Şapka.
Mustafa Kemal bir tatlısu Türk'ü değil, hür fikirli bir Türk devrimcisi idi. Fes ve şapka demek, medeniyet demek olmadığını pek iyi bildiğine şüphe yoktu. Fakat başlık değiştirmenin din ve iman değiştirme olduğu gibi batıl inanışlara saplanan ve mıhlanan bir kafaya, hiçbir ileri tefekkür ışığı vurmayacağını da bilirdi. Asıl mesele kafanın içindeki batıl inanışları söküp atmakta idi. Bu başlık değil, baş davası idi.
Sayfa 500 - Pozitif
Günün İki Kutbunda Hakk'a İltica
"OL!" deyince olduran Allah azze ve Celle'nin mülkünde umutsuzluk yoktur.Rabbimizin rahmet rüzgârı esmeye başlayınca önünde ne Çin ne de Amerika rejimi durabilir.Vakti gelince rüzgar eser, yağmur yağar,tohum toprağı yarar.Asıl mesele ise Hakk'a teslim olmak ve rahmet rüzgarını celbedecek ameller yapmaktır.
“Vücutlarımız, birbirimize en kolay vereceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır!"
Asıl mesele, vatanı hayâl ettiğim tarzda kurtaramamaktan kaynaklanıyor.
Sayfa 51 - Ötüken Neşriyât, Dördüncü Basım: İstanbul-2019
Reklam
Ayrılan Yollar: Millî Yol'un 23 Kasım 1962 tarihli 43. sayısı "Nurculuk meselesi" başlıklı kapakla çıkar. "Çok kimsenin içyüzünü dahi bilmediği ve basının temas etmekten çekindiği bu konuyu tarafsızlık ve cesaretle ele aldık" alt başlığıyla orta sayfalarda başlayıp arka sayfalarda devam eden uzun bir yazı. Sonraki sayıda
...insanların deneyimleri kontrol edilir şekilde toparlama yetisini aşmıştı. Sadece temel gerçekleri alabiliyoruz, ki "temel gerçek" öznel bir kavram. Asıl önemli bilgiler büyüklü küçüklü olaylarda, içgüdü denen birikimlerde gizliydi hâlâ. Yani asıl mesele ortaya çıkmıştı sonunda... İfade edilemeyen bilgilere dönmek zorundaydılar.
Sayfa 385 - İTHAKİ YAYINLARIKitabı okuyor
Halvetder encümen deyişi Tam da Burada yeni bir karşılık buldu Maksat hak ile Yaşamaksa şayet Pekala Halk içinde de hak ile yaşanabilirdi insanlardan kaçmaya dağa çıkmaya gerek yoktu Yalnız olmak için yalnız kalmak gerekmezdi Halk içinde olmalı halka hizmetin hakka hizmet olduğunu bilmeli Kemal yolculuğu topluluk içinde Hatta bazılarına göre topluca yapılmalıydı mesele böyle özetlenebilir Unutmamak gerekir ki her özet kötü bir özettir Oysa erbabı zaten uzlete çağırırken kimseyi fiilen insanlardan kaçmaya dağa çıkmaya teşvik etmemişti ki bu aslen ne mümkün ne de lüzumluydu çağrı meşguliyetin yönü ile alakalı idi uzlet insanın evinde kendisinde kendisiyle olmalıydı uzlete Yani bir kûşeye köşeye çekilmek kişinin kendisine kendi evine gönlüne doğru çekilmesi bakışlarını ağyardan taşra'dan kaçırıp kendisine yöneltmesiydi Hikmet tarihinin en önemli ve belki de en Asli Hatta en asil çağrısı kendini tanı idi İşte bu yüzden uzlet Hala kendini tanımanın kendi ile tanışmanın tek imkanı Peki tanışma yerimiz Neresi olsun tanımak tanışmak için kişinin davet edildiği yer onun yine kendi gönliydi insan kendini kendinde tanıyacak kendi ile kendi evinde tanışacaktı Yani uzlet Gönül istikametinde ve Gönül de olmalıydı bu bedeni maddi bir uzvet değil Zihni Akli kalbi manevi bir uzlet idi işte uzlet Tam da bu noktada Halvet anlamı kazanıyor orada insanın kendine kendini tanımaya yönelik yolculuğu uzlete kendi gönlüyle halletti olmazsa kendi ile halvete girmesi demektir
Sayfa 73
Bunun sebebini biliyor ama Bülent! Sevdiklerini sırayla toprağa verdiğinde insan, asıl mesele olan ne varsa onları da gömüyor. Yan meselelerle yaşıyor. Bu kadar basit!
"Asıl mesele içe bakmak, odaklanmak ve derin düşünmek. Kafamızın içinde hayallerimiz için bir yuva yapmak."
Sayfa 87 - AlfaKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.