İKTİSAT-KÖYCÜLÜK / MEMLEKETÇİLİK-SOSYAL ADALET Atsız Türk düşünce hayatına 15 Mayıs 1931 tarihinde çıkmaya başlayan Atsız Mecmua ile girer. Bu dergide çıkan Boz Kurt imzalı ilk yazılarında Anadolu'ya, "memleket"e, köye ve köylüye ağırlık verdiği görülür. "Bir kuş bakışı" başlıklı ilk yazıda bulunan şu cümleler dikkat
Acaba :)
Yepyeni, rengârenk kanatlı bir ruh, kozasını delip çıkmıştı. Demek ki benim sevgili yıldızım, kendisini hayranlıkla seyrettiğim mavi bozkırlardan aşağı düşmüş; parlaklığını, Işıltısını, tazeliğini yitirmeksizin bir kadına dönüşmüştü. Aşkın ne demek olduğunu bilmeden, birdenbire sevdim. Erkeğin en ateşli duygusunun yüreği bu ilk sarışı ne garip şeydir değil mi? Teyzemin evinde birçok güzel kadınla karşılaşmıştım ama hiçbiri üzerimde en ufak bir etki bırakmamıştı. Yoksa belli bir saat, yıldızların belli bir hizaya gelmesi, özel koşulların oluşması gibi bir şey mi var ki kadınların içinden biri beliriyor ve aşkın tüm insanlığı sardığı bir anda, sadece bir kişiye yönelen bir tutku filizleniyor?
Reklam
Seni, on dokuz yaşında aşktan bihaber, yaranın ne demek olduğunu henüz öğrenmemiş, gündelik telaşları olan sessiz bir gencin karanlık odasına uğurluyorum. Hikâyenin sonundaysa yirmi dört yaşında, aşkın ne denli öldürücü bir his olduğunu bilen, yaranın kelime anlamını kalbine kazımış, hayatın kıyısında dolaşan bir adamın yanında olacaksın.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
İlâhî kelam çok açık bir ifade ile kulların değer ve kıymetini yaptıkları dualara bağlamaktadır. Furkan Süresi'nin son âyetinde Rabbimiz bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: "De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki?" Demek ki dua, kulun Allah (cc) katında değer kazan- masının en büyük vesilesidir. Çünkü yapılan her dua; kulun kulluğunun farkına varışı, kendi acziyet ve fakriyetinin itirafı, yetersiz ve muhtaç olduğunun izharıdır. Kendi cephesine ait bu gerçekleri gören kul, diğer taraftan da Allah'ın büyük, mūstağni, samed ve müteal / aşkın olduğunu bilecek, anlayacak ve tabii ki kavrayacaktır. Zaten Allah'ın insandan istediği de bu değil midir? Bunun için Allah, kullarından çokça dua beklemekte, "Dua eden yok mu karşılık vereyim? İsteyen yok mu istediğine onu ulaştırayım." demektedir.
Kocasını aldatan bir kadının pişmanlık mektubu...
Monsieur Maurice, Amcanızın bana söyleyebileceği her şeyi çok iyi biliyorum, başıma gelenler hususunda vicdanımdan daha bilgili olamaz. Vicdan, insanda Tanrı'nın elçisidir. Octave'ın yanına dönmediğim müddetçe affımın olmayacağını biliyorum; dinin hükmü budur. Üstelik medeni hukukumuz da beni ne pahasına olsun ona itaat etmeye mahkûm
Sayfa 91 - 92,93,94,95,96 Zeplin KitapKitabı okudu
Reklam
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.