Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Aşkın Nur Karataş
Aşkın Nur Karataş
@asknnur
Kitaplarım
Kar Tanesi (Soğuk 1)
Mücevher (Soğuk 2)
Bay Mükemmel (Mükemmel 1)
Bayan Mükemmel (Mükemmel 2)
Mükemmel Tutku (Mükemmel 3)
Hırçın (Araf 1)
Yalancı (Araf 2)
Ateşli (Araf 3)
Dayanılmaz (Araf 4)
Asistan (1-2)
Kont
Yazar (Naçizane)
273 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Biraz katı bir ahlak anlayışınız varsa size çok ters gelebilir. Yasal uyarı : sadece niyeti bozuklar okusun.
Ben bu kitabın Türkiye de çıkmasının imkansız olduğunu düşünerek başladım ama ben bile bu kadarını beklemiyordum.
Penelope benim en sevdiğim yazar ve ben kendi adıma (beni zaten biliyorsunuz) kitabı sevdim ve rahatsız olmadım. Ayrıca okuduğum ennnnn iyi smut sahneler kesinlikle bu kitaptaydı. ( Her şey çok ters olmasına rağmen erotizm sizi içine çekiyor. )
Konudan bahsedeyim hatta biraz ayrıntılı anlatayım nasıl olsa Türkiye'de çıkmayacak. Tiernan annesi babası intihar etmiş ve ölmeden önce on yedi yaşında olan kızları Tiernan'ın velayetini üvey amcası Jack'e bırakır. Üvey amcası Jack iki yetişkin oğluyla birlikte küçük bir kasabada yaşamaktadır. Tiernen hayatı boyunca hiç görmediği bu insanlarla yaşamak için birkaç aylığına bu ücra kasabaya gider. Fakat işlerin karışması için kışın gelmesi yeterli olur. Tiernan bu üç adamla uzun aylar boyunca kar altında kalan ıssız evlerinde mahsur kalır ve bir sorun vardır. Tiernan bu üç adamı da arzulamaya başlamıştır ve adamlar onun arzusuna karşılık verdikçe şehvete teslim olmamak çok zordur.
Yani uzun lafın kısası kızımız üvey amcası ve üvey kuzenleri ile birlikte oluyor. Evet üçüylede... Evet bazen aynı anda bazen farklı zamanlarda ve evet içlerinden birini seçiyor ( eh bir zahmet )
Çok büyük bir tıkanma yaşıyorum sanırım. Kesin severim dediğim bütün kitaplar beni birer birer hayal kırıklığına uğratıyor.
Ne yazık ki pek beklediğim gibi gitmedi. Diğer yandan Jill ile psikoloğun ilişkisini çok sevdim. Jack karakterini de çok sevdim ama diğer şeyler ne yazık ki... Umarım ikinci kitap daha iyidir.
İkiz kardeşler ailelerinin ölümüyle sonuçlanan karanlık bir olay sonrası kendilerini de öldü gösterip kimlik değiştirir ve yeni bir hayata başlarlar. Eski hayatlarıyla ilgili her şey geride kalmıştır. Görünüşleri, sevgilileri, alışkanlıkları... Şimdi yepyeni kimliklerine yeni insanlar yaratmak ve sıfırdan başlamak zorundadırlar. Jack ve Jill olarak elbette belaya bulaşmadan.
"Yani çavuş AJ mi?"
"Kıdemli başçavuş Monaghan." Jillian dik dik durup asker selamı verdi.
"Üniformalı bir adam. Kulağa bela gibi geliyor... Aklı allakbullak eden bir bela." Jackson dönüp eve girerken kaşlarını çattı.
Jillian onu takip etti. "Belki öyle ama merak etme; adam benim tipim değil. Üniforma 'fetişimi' FedEx ve UPS'le sınırlı tutmaya çalışıyorum. Paketleri daha büyük."
Herkesin çok sevdiği bir kitap olduğu için büyük bir beklenti ile başlamıştım ama beni tahmin ettiğim kadar ya da istediğim kadar heyecanlandırmadı.
Belki de artık eskisi kadar çok romantik kitap okumaktan hoşlanmıyor olabilirim sanırım zevkim değişti. Yoksa oldukça tatlı bir hikâye.
Erkek karakteri çok beğendim. Böyle koca adamların dize geldiğini okumak keyifli. Romantik severler şans verebilir.
Summer babasının menajerlik şirketinde çalışmaktadır. Babasının temsil ettiği ünlü boğa binicisi Rhett başını belaya sokmuştur. Babası onu göz altında tutması için Summer'ı görevlendirir. Fakat büyük bir sorun vardır. Summer bu adama neredeyse çocukluğundan beri hayrandır. Şimdi çapkın Rhett ile geçirmesi gereken zorlu günler vardır.
Sen beni hangi cehenneme götürdüğünü sanıyorsun?" diye sordum,
"Emmett'ten uzağa. Sana kovboy şapkası kuralını söylemeden önce."
"Kovboy şapkası kuralı da ne?"
"Şapkayı takarsan, kovboya binersin."
Okur Takip Önerileri
Canım Historical okumak istiyordu, beni üzmeyecek bir yazar olarak düşünerek Lisa'ya başladım ama maalesef diğer serisinin yerini tutmayacak gibi duruyor.
Bu seri diğerinden önce yazılmış sanırım ondan kaynaklı bir eksiklik var. Kalem yazdıkça gelişir.
Tutku eksikliği dışında konu fena değildi. Kadın karakterin mantıksız davranışlarına karşın erkek karakteri çok sevdim.
Annabelle fakir ama sosyetik bir genç hanımdır. Ailesi tamamen sefalete sürüklenmeden önce iyi bir evlilik yapmak zorundadır. Ne yazık ki geçen yıllar içinde istediği adamı asla bulamaz. Tek talibi onu uygunsuz bir şekilde öpen zengin ama unvanı olmayan Simon'dır. Simon ise onu metresi olarak isteyen bir akbabadır. Annabelle onunla zaman geçirdikçe bu ikna edici tutkulu adama teslim olması kolaylaşır.
Genç adam, "Beni bir daha öp," derken, sesinde yeni bir tını vardı.
"Hayır, canını yakmaktan korkuyorum. Bacağına abanıyorum..."
Simon, "O benim bacağım değil," diyerek onu güldürdü
"Seni gidi sapık."
Çok hevesli başladım bu seriye ama maalesef beklentimi karşılamadı.
Her kitapta başka karakterin anlatıldığını düşünerek kendimi motive ediyordum ki ilk üç kitap aynı karakteri anlatıyormuş. Uzun bir okuma maratonu olacak.
Karakterlerin ahlâkî değerlerini ve kararlarını sorgulamıyorum ben bu tarz şeyleri hoş karşılıyorum kitaplarda sonuçta her şey yazılabilir. Yine de bana bu çift çok soğuk geldi.
Lily bir seks bağımlısı, en yakın arkadaşı, ev arkadaşı ve sahte sevgilisi olan Loren ise bir alkol bağımlısıdır. Aileleri bu yönlerinden habersiz onları birbirine aşık üniversite öğrencileri sanmaktadır. Bu bağımlılık tehlikeli bir hal almaya başladığında hayatlarını düzene sokmaya karar verirler ve buna ilişkilerinden başlarlar.
"Şuna ne dersin?"
Boğuk, kısık sesi nefesimi kesmişti.
"Baska bir erkeğin üstüne atlamak istiyormuşsun gibi hissettiğinde bunu tekrarla."
Dudakları, kulağıma değiyordu. "Loren Hale beni daha iyi siker."
Yeni tatlı romantizmler beni kesmediği için orijinal dilde Türkiye'de çıkma ihtimali olmayan kitapları okumaya başladım. İlk kitabım da The Doctor oldu.
Elbette dile tam hakim olamadığım için muhtemelen kaçırdığım noktalar olmuştur çünkü yüzeysel okuyorum. Yine de şunu söyleyebilirim ki eminim ülkemizde çıksa pek çok eleştiri alır.
Tabii ki abartılı noktaları beni hiç etkilemedi şahsen ben beğendim. Eğer benim gibi ahlak normlarınız normalin bir tık altındaysa tavsiye ederim. Çünkü gerçekten çok ateşli bir hikayeydi.
Cassidy üniversitenin ilk senesinin ardından erkek arkadaşıyla birlikte eve döner. Fakat ortaokuldan beri birlikte olduğu sevgilisi çok değişmiştir artık tanıdığı kibar ve sevecen adam değildir. Cassidy'nin erkek arkadaşı babası Doktor Greg Lowe ile yaşamaktadır. Dr Lowe olgun, yakışıklı, kibar bir adamdır. Cassidy onu sık sık uzaktan görür. Cassidy erkek arkadaşının davranışlarına tahammül edemediği bir gün onu terk eder ve karşısında onu teselli etmek isteyen Doktor Lowe'ı bulur. Aralarında ortaya çıkan kıvılcım ikisini de yakacak bir ateş haline gelirken, Cassidy ve Greg bu ateşe teslim olup yanmaya karar verir. Oğlunun kız arkadaşına duyduğu şehvet Greg'i yiyip bitirirken Cassidy bu adama teslim olduğu her an gerçek bir kadına dönüşür.
"Durmak ister misin?”
"Çünkü istememem gereken bir şeyi istiyorum."
"Sen etraftayken tek istediğim bu."
Fantastik bir kurgu olarak muhteşem. Okurken gerçekten Yüzüklerin Efendisinden falan aldığım o tadı alıyorum.
Gerçekten çok profesyonelce kurgulanmış bu yüzden okurken çok dikkat etmeyi gerektiriyor. Hızlı okuma yapacağınız bir kitap değil çoğu yeri başa dönerek okumak zorunda kaldım. Beni bir tık zorladı çünkü çok fazla bu ara romantik okuduğum için içinde romantik bir unsur bulamadım.
Olayların bu kitaptan sonra geliştiğinden çok çok çok eminim çünkü öyle bir yerde bitti ki üçüncü kitaba başlamamak için kendimi zor tuttum.
Celena artık kralın suikastçisidir. Kralın verdiği zorlu görevleri yaparken kendi vicdanını da tartıya koymak zorundadır diğer yandan değer verdiği herkesin hayatı onun ellerindedir. Büyük bir ihanetin ardından yeni bir görev için toprakları terk eder ve ardında büyük bir sır bırakır.
"Beni böyle korurken başın derde girebilir."
"İş oraya varırsa bir çaresine bakarım."
"Ya? Bir çaresine bakarsın demek?"
Chaol yatağın üzerine eğilip ellerini döşeğin üzerine koyup Celaena'ya "Evet," diye homurdandı. "Çaresine bakarım."
Çook fazla ertelediğim bir kitaptı ve ertelediğime çok pişmanım. o kadar güzeldi ki. Kasaba hikayesi, psikolojik olarak yıkık karakterler, ortak kaderler...
🩵
Hem içinizi sıkan ağır bir dramatik atmosferi hem sıcacık hisleri hem de tutkulu karakterleri var. Hâlâ satışta mı bilmiyorum ama ikinci el bulursanız kaçırmayın.
🩵
Elizabeth kocasının ölümüyle küçük kızıyla inzivaya çekilir ve yaşadığı kasabadan uzaklaşır. Bir yıl sonra yasını atlatıp geri döndüğünde yan komşusu Tristan Cole ile tanışır. Gizemli, tehlikeli, kaba... Kasabadaki herkes o adam hakkında Elizabeth'i uyarsa da genç kadın bir nedenden dolayı ona çekilir. Bir enkaz olan Tristan, Elizabeth ve kızı sayesinde yaşadığını fark ederken Elizabeth bir kez daha aşık olmak üzeredir.
🩵
"Elizabeth?"
"Efendim?"
Utanarak, "Artık daha önce yaptığımız şeyi yapamayacağımızı biliyorum ama arkadaş olabilir miyiz?" diye sordu.
"Nasıl arkadaş olunacağını bilmediğini sanıyordum."
"Bilmiyorum," deyip iç geçirerek ensesini ovuşturdu. "Ama senin bana gösterebileceğini umuyordum."
"Neden ben?"
"Sen, kalbin kırık olduğunda bile iyi şeylere inanıyorsun. Bense iyi şeylerin neler olduğunu hatırlayamıyorum bile"
🩵
Gerçekten yazarın hastasıyım.
Bu serinin benim için tek eksisi çok kısa olmalarıydı. Konular, karakterler o kadar tatlı ve güzel ki 400 sayfa falan okumak için öldüm.
En çok ikinci kitabı sevsem de bu hikaye de güzeldi. Erkek karaktere düştük bir kez daha. Zaten Ali Hazelwood kitaplarının erkek karakterleri muhteşem oluyor.
Hannah'ın en büyük hayali NASA'da çalışmaktır. Sonunda hayali gerçek olduğunda kendini kuzey kutbunda herkesin intihar olarak gördüğü bir araştırmada bulur. Fırtına da mahsur kaldığında kimse onu kurtarmaya gelmek istemez tek kişi dışında... Ian ile üniversite de okurken tanışmış aralarında ki çekime kapıldıkları anda Ian onu yarı yolda bırakmıştır. Aynı yerde çalışmaya başladıklarında Ian'ın aradan geçen yıllarda o günü unutmadığını fark eder. Bu yakışıklı ve başarılı adam bir anda en büyük düşmanına dönüşür. Yine de onu kurtarma görevine gelen tek kişi Ian'dan başkası olmaz. Şimdi kar fırtınasını eritecek tek şey aralarındaki duygulardır.
"Ben de senden hoşlandım." Omuz silktim. "Takılalım o zaman, olmaz mı?"
Uzaklara baktı. Sonra gözlerini aşağı, ayakkabılarına dikti.
"Seninle daha çok vakit geçirmem, senden gittikçe daha çok hoşlanacağım anlamına gelir."
"Yok ya," diye homurdandım. "Genelde öyle olmaz."
"Olur. Benim açımdan öyle olur."
Geldik bir serinin daha sonuna. Kitap konu olarak oldukça aksiyonlu ve tarihi gerçeklikteydi fakat yine karakterler arasında o yoğun olması gereken duygu yoktu.
Lord Wyndam Fransa'da casusluk yaparken esir alınmış ve on yıl boyunca tutsak edilmiştir. Ailesi ve tanıdığı herkes onun öldüğünü düşünürken dostları tersini savunmaktadır. Onu kurtarmak için casus olarak yetiştirilen Cassie Fox görevlendirilir. Genç kadın Grey'in yaşadığından neredeyse emindir. Onu çok kötü şartlarda hapisten kaçırdığında aralarındaki kıvılcımın fitilini de ateşler.
"Seni gün ışığında çıplak görmek istiyordum," dedi Grey, düşünceli bir şekilde. "Ve işte buradayız, başbaşayız ve ikindi güneşi camdan sızıyor. Bu durumdan faydalanmalıyım."
Cassie'nin şekilsiz elbisesinin boğazındaki ipi çekerek çözdü. Önden açılan elbise, yardım almadan kendi kendine giyinmek zorunda olan köylü bir kadın içindi.
"Faydalandığın şey durum değil," dedi Cassie keskince ve onun eline vurdu. "Benim. Ben karanlık tarafından güvenle gizlenmeyi özellikle tercih ederim. Gece eksikliklerimi gizler."
Bir seriye daha veda etmenin buruk tebessümü... Çarpık Yalanlar iki numara oldu. Favorim hala Rhys.
Christian'ın da hakkını yiyecek değilim elbette. Ateşli olması bir yana koruyucu tavırlarına düştük mü?
Eveeeeeet düştük.
Kitap biraz kalın bir tık daha hızlandırılmış olsa mutlu ederdi ama yine de okurken sıkıldım diyemem. Biraz fazla slowburn olması azıcık gerdi. slow sevenleri mutlu eder.
Bir şey dikkatimi çekti Stella bir milyon takipçili o hesapla nasıl maddi sıkıntı yaşıyorsun ya? Bizde 500 bin takipçisi olan Kraliçe gibi yaşarken? He bacım?
Stella bir sosyal medya fenomenidir. Moda konusunda başarılıdır ve hayallerini gerçekleştirmek için zorlu bir yola çıkmıştır. Maddi sıkıntılar kariyer problemleri üst üste gelmeye başladığında bir de onu takip eden bir sapıkla uğraşmak zorunda kalır. Ama neyse ki yalnız değildir. Oturduğu apartmanın sahibi aynı zamanda güvenlik şirketi sahibidir. Ayrıca Stella için her şeyi yapmaya kararlıdır. Stella, Christian ile aynı evde kalmaya başladığında ikisi aynı evi paylaşmaktan fazlasını yaparlar. Artık aşktan dönmek için çok geçtir.
"Ben kıskanç bir adam değilim, Stella. Sahip oldukları şeyler ya da birlikte oldukları kişiler konusunda hiç kimseye imrenmem..."
Parmaklarım bileğinde gezindi. "Ama senin tebessüm ettiğin herkesi kıskanıyorum."
Parmaklarına dokundum. "Duyamadığım her kahkahanı..."
Elimi dizine götürüp uyluğuna doğru yavaş yavaş yukarı kaydırdım.
"Tenine değen her esintiyi ve dudaklarından dökülen her sesi kıskanıyorum. Bu. Beni. Delirtiyor."
Tessa Dare'in tarihin içinde yazdığı güçlü ve renkli kadınlarına bayılıyorum.
İlk kitabı da çok sevmiştim bu kitabı da çok sevdim. Diğer karakterler için meraktan ölüyorum. Bu seriye öncelik verilmeli.
Alexandra tek geçim kaynağını kaybettiği sırada garip bir iş teklifi alır. İki küçük asi yetime mürebbiyelik yapacaktır. Onu mürebbiye olarak işe alacak birinin akıl sağlığının bozuk olacağından emin olsa da Chase Reynaud ona tam olarak bunu teklif etmiştir. Alexandra iki küçük kızı yola getirecek ve bir servet kazanıp o hayalini kurduğu evi alacaktır. Buraya kadar her şey kolay görünse de Chase baştan çıkarıcı bir Şeytandır Alexandra ise ona ruhunu satacak kadar tutkulu...
"Alexandra." Şakayı bir kenara bırakıp en ciddi ses tonuyla konuştu. "Sana bu şekilde sahip olursam seni hep tutmak isterim. Anlıyor musun aşkım?"
Alex başını salladı.
"Sana bir soru sorduğumda cevap vermen gerek." Gözlerinin içine baktı. "Bana bunu istediğini söyle."
"Bunu istiyorum." Alex ellerini Chase'in ensesine götürdü. "Seni istiyorum."
Bu kitap için Gözlerindeki Canavar serisine benziyor demişlerdi açıkçası biraz o yüzden aldım.
Evet konu olarak andırıyor ama ne yazık ki bir Vitale'nin yarattığı heyecan ve aksiyonu yaratmadı. Ben biraz zayıf buldum. Erkek karaktere düştük mü düştük o ayrı.
Yine de şans verilebilir seriye de devam edeceğim ama beklentiyle başlarsanız üzebilir.
James karanlık sokaklarda tanınan tehlikeli bir adamdır ve tek bir isteği vardır çocukluğundan beri düşmanı olan Peter'dan intikam almak... James tam nereden başlayacağını düşünürken Peter'ın kızı karşısına çıkar. Masum Wendy... kızı baştan çıkar ve intikam için kullan. Kulağa basit gelse de Wendy daha önce tanıdığı kimseye benzemez. James intikam ve aşk arasında sıkıştığında bir karar vermesi gerekir.
Wendy aşık olduğu adamın gerçek amacını öğrendiğinde hüsrana uğrasa da çok sevdiği babasının gerçek yüzünü görmek, sırları öğrenmek yıkılmasına neden olur. Çok zor bir kararın eşiğindeyken hayatta onun için en değerli iki adamdan birinin hayatına son vermelidir.
"Netleştirmek için söylüyorum." Başparmağını çeneme bastırdı. "Eğer başka birisi sana dokunursa onun ellerini keserim ve bir daha hiçbir şeye dokunamaz."
Göğsüm sıkıştı. "Çok vahşisin."
Sırıttı. "Ben buyum, sevgilim."
Bu seride konular güzel ama karakterler arasında ne cinsel ne duygusal çekim hissedemedim sanırım anlatım tarzı zayıf. Bana pek zevk vermedi yine de kendini okutuyor.
🩵
Daventry Kontunun tek varisi Yüzbaşı Randall bu ünvanın kendisine kalmayacağından emin bir şekilde yaşamıştır. Fakat yakında bir Kont olacaktır. Bu yüzden evlenip bir varis sahibi olmalıdır. Herkes ondan asil bir genç hanımla evlenmesini beklerken o kalbini bir köy ebesine kaptırır. Julia bir köyde kimliğini saklarken eski kocasının arkadaşları tarafından kaçırılır. Onu kurtaran kişi ise Yüzbaşı Randall'dır. Genç adam ona evlenme teklifi ettiğinde Julia'nın tek şansı onunla evlenmektir. Fakat bir erkeğe güvenmesi ve yakınlaşması neredeyse imkansızdır.
🩵
"Tanıştığımız ilk andan itibaren senin yakışıklı olduğunu düşündüm." Julia konuşurken düşüncelere dalmış gibiydi. "Huysuz ama yakışıklı."
🩵
Derinlemesine bir mafya kurgusu olmuş. Dante karakterini çok sevdim mafya kurgularında görmek istediğimiz karakterlerden. Güçlü kadın okumak isteyenler içinde Elena.
Mafya sevenler kaçırmasın.
Kitabın baş kısımlarında konuya girmekte biraz zorlandım. Yazar biraz fazla ayrıntıya girmiş ama özellikle ortasından sonrası çok iyiydi. Ateşli sahneleri yazma tarzına ise bayıldım.
Bir şeyi daha söyleyeceğim ben diğer kardeşin hikayesini daha fazla merak ettim. konu çok iyi...
Elena güçlü karaktere sahip ve prensipleri olan bir avukattır. Kendine koyduğu ve asla bozmayacağı kurallardan biri de kötü şöhretli mafyalardan uzak durmaktır. Ta ki bir tanesini savunmak zorunda kalana kadar. Dante kötü şöhretli o mafyalardan biridir. Elena onunla aynı evin içinde kapana kısılmıştır. Onu savunduğu yetmezmiş gibi bir de hayatı tehlikededir. Dante ise bu ateşli kadını elde etmek için her şeyi yapmaya hazırdır. Ölmeye, öldürmeye...
"Benimle flört mü ediyorsun?" diye sordum, sesimin masanın altındaki bacaklarım gibi titrememesinden gurur duyarak.
"Evet dersem, bana vuracak mısın?"
Oyunculuğu bulaşıcıydı. Gülümseme dürtümü bastırdım ve kasvetli bir şekilde başımı salladım. "Evet."
"Güzel," dedi göz kırparak, "O zaman vur bana. Sert severim."
