Kolay değildir seni sevmek
Her kalp dayanamaz senin çarpıntına
Öyle güzelsin ki
Körelir gözlerimiz sana baktıkça
Diner tüm kasırgalar bir soluğunda
Öyle güzelsin ki
Peş peşe yıkılırız karşında
Sana hibe olduğumuzdan tüm dünyaca
Öyle güzelsin ki
Hiçbir dudak fethetmemeli seni
Rüyalarda görmemeliyiz hiçbir halini
Öyle güzelsin ki
Sadece senle süslenir yeryüzü
Gece yalnız seni görmek için
Nöbete çağırır gündüzü
Öyle güzelsin ki
Seneler tenini kuşattığında
Zaman huşu ile ayaklarına kapanıp
Yana yakıla ağlayacak, yaptığına
Öyle güzelsin ki
Kolay değildir seni sevmek
Her kalp dayanamaz senin çarpıntına
Hani kafan bozulur bazen,
Canından bezersin,
Her şeyden vazgeçersin...
Ölesin gelir,
Öyle bıkarsın ki yaşamaktan,
Herkesten tiksinir, kimseyi görmez istemezsin.
Başını alıp gidesin gelir
Öyleyim...
Dünyadaki hiçbir lisan
Gencecik bir insanın hayattan bezmiş halinin ne kadar acıklı olduğunu anlatamaz.
Bir de,
Söylense sonu kavuşma olacak büyük sevdaların kalbe gömülüşünün hüznünü...
Zavallı kalemler nasıl anlatsın her ikisinin bir canı
üzüşünü...
“Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün bir tek gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?”