Ben senin kızınım baba
Bak saçlarıma, senden miras her bir teli
Dudaklarım, burnum, gözlerim...
Ben senim baba
Aynaya her baktığında gördüğün yüzüm
Her adım attığında gölgendeki adımım
Gömleklerini çalan o kızım baba
Sabahları seni uykundan sıyıran sesim
Ben senin küçük kızınım baba.
Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.
Çok küçük bir kızken büyüyünce her şeyin düzeleceğini sanırdım. Şuan bulunduğum yaşın çok büyük olduğunu, hayalini kurduğum hayatı yaşayacağımı sanırdım.
Ama öyle olmadı, bazı geceler sessizce düşünürken, aslında ne kadar da garip olduğumu düşünüyorum. Gerçekten garibim. Şu zamana kadar onlarca yüzüme karşı söylenen ve oldukça zoruma giden bu kelimenin ne anlama geldiğini hiç bir zaman anlayamamıştım, fakat bazen öyle anlar yaşıyorum ki evrende benim kadar farklı, benim kadar yalnız hisseden başka bir insan olacağını dahi düşünemiyorum. kendimi herkesten soyutladığımda, çevremde olup biteni bir film izlermiş gibi donup kaldığımda gerçekten garip birisi gibi hissediyorum. Yapamıyorum, düzene ayak uyduramıyorum. En ufak zorlukta dahi kafamdaki ses bana öldür kendini diyor. Halledeceğim diyorum ama biliyorum asla hallolmayacak, halledemeyeceğim.
Bu dünyadan ayrılan hiç kimse bize harika bir dünya bıraktığını düşünerek gitmedi. Bazen kahraman olabilmek için, bazılarının yapamadığını yapmak gerekir. Bu, yaşayamayanların yerine yaşamak olsa bile.