Herkese Merhaba,
Normalde bir kitabı bitirdikten sonra biraz durur düşünür ve ondan sonra inceleme yazmayı tercih ederim. Şu an kitabı yeni bitirdim ve hemen yazmak istedim. Çünkü duygularımı sıcağı sıcağına yazıya dökmek, kitapla ilgili fikirlerimi en doğru şekilde yansıtacaktı...
İntibah'ı okumaya başladığımda bu kadar muazzam bir eserle karşılaşacağımı bilmiyordum ve bana kitap nasıldı diye sorsalar şunu söylemek isterim: Hani, Fatih Altaylı ve Celal Şengör, Celal Şengör'ün kitaplığında gezerlerken; Celal Şengör'ün oradaki kitaplardan birisi için çok içten, samimi ve hayranlıkla: ''Bu inanılmaz bir kitap Fatih, bu muazzam'' deyişi tam olarak benim kitap hakkındaki fikirlerimin somut örneği olurdu.
İntibah, Namık Kemal'in kaleme aldığı ilk edebi roman olmasına rağmen, ben kurguda bu kadar sürükleyicilik ve karakterlerin okura bu kadar yansıtılacağını düşünmemiştim. Bende ilk edebi eser olduğu bilgisi olmasa derdim ki yazarın olgunluk dönemi eserlerindendir. Kitabın özellikle son kısımlarında soluk soluğa, duygu yüklü bir şekilde, yaa acaba ne olacak fikriyle okudum.
Kitapta aşk, şehvet, sadakat, sefalet, zenginlik ne ararsanız var. Kitabın sonu ise bir o kadar vurucu. İçerik hakkında bir şey yazmıyorum ki heyecanı kaçmasın.
Arkadaşlar bu kitabı ''şiddetle'' tavsiye edin, okuyun, okutturun. Böylesine muazzam bir eserin kitaplığınızda olmaması bence sizin için büyük bir kayıp. Dünya klasiklerini okurken neden Türk Klasiklerini de okumuyorum diye sorgulatan türden.
Keyifli Okumalar...
İntibahNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,3bin okunma
“İnsan bir garip hayvandır, her şeye alışır, her alışmadığı şeyden korkar. Hatta bazen o kadar korkar ki, ölümü örneğin dünyada en çok fanilikle bilinen ikbalden ayrılmaya bile tercih eder.”
“Dil öyle taş kovuğundan yetişen incir ağaçları gibi kendi kendine olgunlaşmaz. Yüzyıllarca fikirleri eğitmeye hizmet için ömrünü vermiş birçok edebiyatçı, filozof gerekir ki bir dil, düzene zenginliğe ulaşabilsin.”
“Sayısı henüz çoğalmaya başlayan münevver Türk kadınlarının en değerlilerinden biriydi. Çünkü Fatma Aliye peçenin Türk kadın yüzünü karanlıklarda bıraktığı devirde bilgi güneşinden nur alarak aydın yaşamış bir çehreydi.”
“Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu.”