Cennet'te yaşamak üzere yaratılmıştık, ve Cennet bize hizmet etmek için düzenlenmişti.
Sonra yazgımız değiştirildi; Cennet'in yazgısında da bir değişiklik oldu mu, bu hiçbir yerde belirtilmiyor.
Sevgide ne kadar derinlere varılırsa,
Ruhun ölümsüzlüğü de o kadar derinden olur.’’
( Alaaddin Özdenören )
‘’Üç günlük dünya için üstüne gayret,
Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.’’
( Necip Fazıl Kısakürek )
‘’Anlamak fiilinden meşaleler yapılmalı:
Yeryüzünde birbirimizi görebilmek için.’’
( Nuri Pakdil )
‘’Bir şarki gibisin dünya!
Çoğu zaman hüzün makamında…
( Erdem Beyazıt )
Oysa zaman belki bir ömür boyu süren bir tek andır.’’
( Rasim Özdenören )
‘’Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir;
Yaşamak.’’
( Cahit Zarifoğlu )
‘’Göklerden bir haber gibidir umut,
Görünmez bir yerde saklanmış mahcup’’
(Mehmet Akif İnan )
Ben içeri düştüğümden beri
güneşin etrafında on kere döndü dünya.
Ona sorarsanız :
“Lafı bile edilmez,
mikroskobik bir zaman.”
Bana sorarsanız :
“On senesi ömrümün.”
Bir kurşun kalemim vardı
ben içeri düştüğüm sene.
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi.
Ona sorarsanız :
“Bütün bir hayat.”
Bana sorarsanız :
“Adam sen de, bir iki hafta.”
"Paran varsa eğer
Bana bir fanile bir don al,
Tuttu bacağımın siyatik ağrısı."
Param var diyorum Nazım baba alayım ama sen yoksun. Sana dünyalar alayım desem nafile. Çaresizlik kokan şiirlerini bize bırakıp çekip gitmişsin işte.
"Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında 10 kere döndü dünya" demişsin. Peki sen öldüğünden beri güneşin etrafında 55 kere dönmüş bu dünya bunu bilir misin? Bütün polisler fark etti artık Gülhane parkındaki en güzel ceviz ağacı olduğunu.
En güzel şeydir şimdi hatırlamak seni. Tarih 23 Eylül 1945 olmasa bile. Türk köylüsü hala kitap yerine topraktan öğreniyor her şeyi. Değişen hiçbir şey olmadı senden sonra.
Ve senin gibi öylesine ciddiye alıyorum ki yaşamayı,
yetmişimi görürsem eğer zeytin dikeceğim. Buralarda yetişmez ama olsun.
Haydarpaşa garında değilim.
Ne sene 1941'in baharı ne saat on beş.
Ama yine de merdivenlerin üstünde güneş yorgunluk ve telaş var.
Ama vakit yok Nazım Baba. Paris yansın yıkılsın artık kimin umurunda.
"Bir de kim bilir
sevdiğin kadın seni sevmez olur
ufak iş deme
yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir
içerdeki adama."