Gün biterken, karanlık koca ayaklı bir mahluk gibi ezerken cadde ışıklarını, uyku çökmüşken şehrin üzerine, çıkardı Fetmegâh melekleri yeryüzüne. Logar kapakları icat olduğundan bu yana Fetmegâh meleklerine geçit olurlardı her gece. Göksel değillerdi ki kanatları olsun ya da Kaos zamanı düşerken kırılmış da olabilirdi ışıktan olma kolları.
#108760444
Bu satırlar bana, kadınların stadyuma girerek maç seyretmesinin yasak olduğu İran’da erkek kılığında maça giren ve daha sonra tutuklanan, 6 ay hapis cezası alacağını öğrenince de kendini yakan ve ne yazık ki hayatını kaybeden Seher Hudayari nam-ı diğer Mavi Kız'ı hatırlattı.
Mavi Kız'ın kendini yakarak bu duruma "başkaldırışından" sonra kadınlar için bu yasak kalkmış. Onun "Neden biz kadınlara yasak?" sorusu üzerine bu başkladırışı ve beraberinde yasakların kalkması bende de şu soruyu uyandırdı:
"Neden bir şeylerin uygulanması ya da kaldırılması için illa bir kurban gerek?"
Mesela neden eşine şiddet uygulayan bir erkeğin ceza alması için kadının ölmesi gerek?
Ya da neden bir milletin varlığının kabul olması için o uğurda yüzlerce, binlerce insanın ölmesi gerek?
Var olmak, görünmek için ölümden mi geçmek gerek?
Eğer öyleyse ben reddediyorum ve bu düzene yaşayarak başkaldırıyorum. "Kendim" oluşumu sorular üzerine inşa ettiğim bu hayatı ölümle sonlandırmak, sizin toplumsal normlarınızın esiri olmak istemiyorum. Bu uğurda ölenlerin yarım kalan direnişini yaşayarak devam ettirmek istiyorum...
Soruların oluşturduğu düğümü ancak yaşarak çözebiliriz ve onu böylece sorun olmasından kurtarabiliriz.
"Hep böyleydi. Kimse nasılsın derken aslında gerçekleri sormazdı. İyiyim demeni isterlerdi ve kendileri de üzerinde durmadan başka konulara geçerlerdi."
Bazen anlattıklarını dinleyecek bir dosta veya yalnızlığa ihtiyaç duymazsın. Sessizliği seninle bölüşecek, seni yargılamadan acını misafir edişini izleyecek birini istersin yanında.