Şu gerçeği itiraf etmeliyiz ki bizler çoğunlukla en uzak bir yerde bulunan bir ailenin özel hayatını bildiğimiz halde oturduğumuz yerin bir saat ötesini bilmeyiz.
Meğer aklını başından alan bu tebessüm, kızın o küçük, o güzel bütün üst dudağının biraz kısa olmasından kaynaklanıyormuş.
Meğer o eşitlikçi tebessüm kendisine değil, bütün âleme, bütün eşyaya aitmiş.
Her şey yoluna girer; en trajik aile olaylarının anıları bile sıcaklığını ve yakıcılığını yavaş yavaş kaybeder ama iki yakın ilişki arasındaki huzursuzluk duygusu hiçbir şartta yok edilemez.