Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ne denli zorlu bir işe girişmek istiyorum, ama aynı zamanda da ne denli boş şeylerden korkuyorum" diye düşündü tuhaf bir gülümsemeyle. "Hmm... Evet... Hem her şey insanın kendi elinde, hem de insan yalnızca korkaklığı yüzünden ne fırsatlar kaçırıyor... Bu artık yadsınamaz bir gerçek, bir belit. İlginç bir şey, acaba insanlar en çok neden korkarlar? Atacakları yeni bir adımdan, kendi söyleyecekleri yeni bir sözden herhalde... Ben de amma gevezelik ediyorum ha! Gevezelik ettiğim için de hiçbir şey yapmıyorum. Ya da şöyle: Hiçbir şey yapmadığım için gevezelik ediyorum. Gevezelik bana şu son ay içinde günlerce bir köşede yatmaktan ve düşünmekten gelmiş bir şey. Düşündüklerim de bir şey olsa bari, ipe sapa gelmez şeyler... Peki şimdi niçin gidiyorum? Yapabilecek miyim düşündüğüm şeyi? Hem ciddi bir şey mi bu? Hayır, hiç de değil. Düşlerle avutup duruyorum kendimi; oyuncaklarla! Evet, evet oyuncaklarla!"
Tanrı bir kukla oynatıcısı değildir; dünyayı doğa yasalarıyla yönetir...
"Spinoza da aynı şekilde, bizi çevreleyen ya da çevremizde olup biten tüm fiziksel şeylerin Tanrı ya da doğayı dile getirdiği görüşündeydi. Düşünülen bütün düşünceler için de geçerlidir bu. Yani düşünülen bütün düşünceler Tanrı ya da doğaya aittir. Çünkü her şey birdir. Tek bir Tanrı, tek bir doğa ya da tek bir töz vardır." "İyi
Sayfa 286 - Pan Yayıncılık, 24. Basım, Kasım 2009Kitabı okuyor
Reklam
Günahkâr kimse kalbinde bir ka- tılık ve göğsünde bir darlık hisseder, huzursuzluk ve psikolojik olarak bir rahatsızlık hali yaşar. Hatta sü- rekli huzurluk ve endişe içinde olur. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Kim de Zikrimden/Beni anmaktan yüz çe- virirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olur ve Biz onu, kıyamet günü kör olarak haşrederiz. O, 'Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, (dünyada) görüyordum.' der. Allah şöyle bu- yurur: Öyle! Çünkü sana ayetlerimiz gelmişti ama sen onları umursamayıp unutmuştun. İşte bugün de sen aynı şekilde umursanmayıp unutulacak- sın.” (Tâhâ, 124-126)
Ferit delege oluyor...
Bandırma üzerinden, 19 Ekim'de öğleyin İzmir'e varan Townshend, oradan Midilli'ye gitmiş ve 20 Ekim'de, İngilizlerin Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Calthorpe ile görüşmüştü. Sonuç olumlu idi, yani Townshend ile birlikte Midilli'ye gitmiş ve 22 Ekim'de İzmir'e dönmüş olan Tevfik Bey, mütareke yapılması hususunda
Sayfa 18
...Hiç kendim olamadım sizin yanınızda. ... Kişi özgür iradesiyle akmalı inancına doğru ve hayata duruşunun sorumluluğunu kendi beyniyle duymalı önce. İnsan başkası tarafından da eğitilebilir, ancak her düşüncenin bilinçsizce etkisi altında kalan insanın kişiliğini kazanması güçleşir. Kendi içindeki boşlukları keşfedip dolduramadıkça da sıkıntıları artar. Haklı olduğunuz taraflar olabilir. Şunu sormak istiyorum sizlere, söyler misiniz, ben ne zaman kendim olacağım? Çocukluğumu bile özgürce yaşayamadım çekişmeleriniz yüzünden. Aklımın erdiği şu ki ikiniz de çoğu zaman bencildiniz doğrularınızı bana anlatırken... Aynı şeyler değildi anlattıklarınız. Hanginizin safında olduysam diğerinizin dünyası yıkıldı. Çekişmelerinizin arasında sıkışan, kâbus dolu bir hayattı bana uygun gördüğünüz. Yıllardır sonuca varamadınız aranızda. Şimdi soruyorum ikinize de; doğru olan hanginizin çizgisiydi? Hayata münakaşalarla başladığınız için buluşamadınız bir yerde. Yazık ettiniz bana.
"Hayat nasıl bir şeydir?" sorusuna, "Hayat en büyük kötülüktür," yanıtından başka bir yanıt alamazlardı bu adamlar; delinin yanıtı tamamen doğru bir yanıt olurdu, ama sadece kendisi için. E, o zaman ben de aynı böyle bir deli miyim? Varsıllar, bilginler; hepimiz deli miyiz? Geçekten de aynı şekilde birer deli olduğumuzu anladım. Ben de herhalde böyle bir deliydim.
Reklam
"Seni tanımlayan onca korkunç şeyin yanı sıra, aynı zamanda bir yalancıymışsın." -"Emin ol, ben pek çok şeyim. Ama yalancı değilim."
Sayfa 99 - Raina Bloodgood, Alexus ThibaultKitabı okudu
Kocasını aldatan bir kadının pişmanlık mektubu...
Monsieur Maurice, Amcanızın bana söyleyebileceği her şeyi çok iyi biliyorum, başıma gelenler hususunda vicdanımdan daha bilgili olamaz. Vicdan, insanda Tanrı'nın elçisidir. Octave'ın yanına dönmediğim müddetçe affımın olmayacağını biliyorum; dinin hükmü budur. Üstelik medeni hukukumuz da beni ne pahasına olsun ona itaat etmeye mahkûm
Sayfa 91 - 92,93,94,95,96 Zeplin Kitap
bu kadar kaosun içinde bile güldürebildin ya Tray, helal olsun kız
"Travis sıradan bir insan, normal gençler neler oynar daha iyi biliyordur." Travis gözlerinden ateş saçarak Karl'a baktı. "Bana sıradan deme cüreti mi gösterdin sen?" Karl tereddütle kıpırdandı. "Ben yani şey... demek istediğim..." Travis, gözlerini devirerek bir dirseğini kırıp elini çenesinin altına koydu. "Pekâlâ, gün gelecek de bir oda dolusu kurt ve cadıyla aynı ortamdayken insan olduğum için sıradan olarak adlandırılacağımı düşünmezdim," dedi suratını buruşturarak. "Tüm dünya bize ait sanıyordum, bizim ayrıştırılan bir tür olduğumuzu bilmiyordum." Karl, "Seni kırdıysam özür..." diyecek oldu ama Travis çenesinin altındaki elini çekip öne uzattı. "Sus artık, kurt çocuk. Bu fantastik hikâyede daha çok repliğim olması için uğraşıyorum."
Sigaraya direnen iki kişi düşünün. Sigara ikram edildiğinde birinci kişi, “Hayır, teşekkürler, sigarayı bırakmaya çalışıyorum,” diyor. Kulağa mantıklı bir cevap gibi geliyor bu ama aslında bu kişi hâlâ başka bir şey olmaya çalışan bir tiryaki olduğunu düşünüyor. Aynı inançları taşırken davranışının değişmesini umuyor. îkinci kişi ise teklifi, “Hayır, teşekkürler, ben sigara içmem,” diyerek geri çeviriyor. Arada küçük bir fark var ama bu beyan, kimlikte bir kaymayı işaret ediyor. Sigara içmek söz konusu kişinin önceki hayatının bir parçasıydı, şimdikinin değil. Bu kişi kendini artık sigara içen biri olarak tanımlamıyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.