"İnsandan doğan bir kimsenin insan olması mümkünken, zamanın özlük hamurunu yoğurduğu yılların ardından insan kalabilmesi mümkün degildi."
Sizlere aslında fantastik kurgu tarzında yazılmış ama bence özünde çok fazla şey barındıran "Hayallerin Gemisi" kitabı ile geldim bugün. Neden fantastik derseniz; Ayruk isimli bir yerde yaşayan insanları anlatıyor. Bu insanların isimleri doğadan veya varlıklarından geliyordu. Yalnızca "adam" ismi insanlığın tüm vasıflarını taşıyanlara veriliyordu. İşte bu adam kimsenin cesaret edemediği Tanrı'nın Dağına gitmeye karar verdi. Çünkü bir isteği vardı. Kendisine bir gemi verilmesi istedi. Bu gemi ona verildi. Tayfaları ise Adil, Zeki, Hırslı, Hükümdar,Yalnızlık ve Sevgi idi...
Kaptan, bir limanda sevgiyi bırakıp ve yalnızlığını alıp gitti. Peki yolculuğun kalanında sevgisiz devam edebilmek mümkün müydü? Kaptan neden sevgiyi bırakıp yalnızlığı yanına almayı tercih etti?
Kitabın sonunda ise Mecnun, Tuma ve Nuh'un gemisinden de küçük anektodlar var. Tabi ki bu hikayelerin de oturduğu ortak nokta aşk. Çok güzel detaylar vurgulanmış bu bölümlerde de.
Altını bol bol çizeceğiniz, fantastik bir alemde ama sanki iç sesiniz ile konuştuğunuz bu hikayeyi beğeneceğinize eminim.
Keyifli okumalar dilerim...