Yapayanlış örülmüş bir hırka giymişim yıllardır, onunla ısınmaya çalışmışım gibi hissediyorum kendimi. Babam anlattıklarıyla o hırkanın bütün ilmeklerini söktü. Eline yumağı dolayıp yavaş yavaş söktü üzerimdeki hırkayı, çırılçıplak kaldım.
Gençken yaptığımız her şey, savaşarak, kaçarak ve gizlenerek geçen bu yıllar, başka bir mutluluk fikri uğrunaydı ve ben, asıl olanı kaçırmak için elimden geleni yaptım.
Sıcak gözyaşlarının buz kesmiş yanaklarından süzülmesini hissetmenin ve korkunç sessizlikte kendi hıçkırıklarını duymanın sancılı lezzetine gönüllü teslim oldu.
... bu eşekarıları bir şeyi sadece istemeden söylediğimiz zaman soksa, zehriyle o sözleri öldürse, kimseler duymadan da uçsa gitse ne güzel olur değil mi?
Anlıyordum ki, fakirlik ve ucuzluk aynı şey; biri insana, biri eşyaya mahsus; ikisi de sevilmiyor, ikisinde de tüm samimiyetine rağmen değersizleşiyorsun.