Şimdi bir koca geçmişin kıyısında her şeyin sükûta ve olmamışa devrildiği yerde ne eskilerin şevk ve neşesinde, ne kabul ve tesellisinde öyle hiçbir şeysiz ve hatta anasız babasız ot gibi bitmiş, bittiği gibi bitmiş, dikeni kendi elinde, şifası yanlış kurutulmaktan uçmuş, sadeliğe gömülme mecburiyetinde, coşamama, koşacak yer bulamama illetinde miskin, dünyanın şu devrinde, ülkenin şurasında, sözler sözlerin yolunu tıkarken, ama kafada bir türlü kıvılcımlanmayan bir tıkızlık ve çatlamayan bir yürek, yanmayan bir beyin, delirmeyen bir gönülle geçmişi kendime güldürmeye gelmiş gibiyim. Ziyan olmayı hak ettim, ama onu da olamıyor gibiyim.
Hangi görüntü gerçek, resmedip anlatılan, anlatırken yapılan ilaveler kimin, yaşıyor muyum bir hikâyenin üzerinden mi geçiyorum, bu basılan yer bu iz kimin, daha iyi daha gerçek acılar çekmiş geçmişin mi , anlamaz hâlde bıraktı.