"Bugün aynı durum bizim içinde geçerli. Kim bilir kaç üniversite mezunu genç çok çalışıp iyi paralar kazanacaklarını düşünerek büyük firmalara giriyor ve ancak oyuz beş yaşından sonra bu işlerden ayılarak gerçek istediklerini yapmaya çalışıyor? Öte yandan, bu yaşa gelinceye dek kredi ödemeleri, okul yaşına gelen çocukları, ödemeleri gelen arabaları ve yırtdışında tatiller veya kaliteli şaraplar olmadan yaşamanın çok da anlamlı olmadığına dair geliştirdikleri anlayışları oluyor. Ne yapabilirler? Geri dönüp kök bitkilerini mi eşelesinler? Elbette öyle yapmayıp daha da büyük bir çabayla köle gibi çalışıyorlar."
Herkes, hepimiz, benligimizin en gizli koselerini oldugu gibi aciga vurabilseydik; baskalarina, hatta en yakin dostlarimiza, sirasi gelince kendimize bile itiraf etmekten cekindigimiz ne varsa, hepsini korkmadan ortaya dokebilseydik; dunyayi saracak pis kokudan hepimiz bogulurduk.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Şöyle dedi: 'Çok korkuyorum.'
'Neden,' diye sordum.
'Öyle mutluyum ki, Doktor Resul. Böylesine büyük, müthiş bir mutluluk, insanı korkutuyor.'
Yine nedenini sordum, şöyle dedi:
'Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.'