Ayşe

2000’li yılllarda yaşnacak olan hususları bir asır önce görmek…
“Öğretme ve yetiştirme işleri için de ayrı zaruretlerle karşı karşıyayız. Birtakım mekteplerimiz var; birçok şeyleri öğretiyoruz. Fakat hep eksik olan bir memur kadrosunu doldurmak için çalışıyoruz. Bu kadro dolduğu gün ne yapacağız ? Çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı âdet edindik. Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplayacak… O zaman ne olacak? Kriz… Halbuki maarifi istihsalin yardımcısı yapabiliriz ve dahili echange’ı artırabiliriz. Bütün mesele burada. Dahilî piyasayı genişletmekte. Yarı ziraî, yarı sinaî bir iş hayatı temin edebiliriz. O kadar hususî istihsal kaynaklarımız var ki…
Sayfa 264Kitabı okudu
Reklam
Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. Yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını yoksullaştırır. İşte Acılaşmak burada devreye girer. Acılaşma’nın ana hedefi iradedir. Bu hastalığa tutulanlar her türlü isteği yitirmeye başlarlar, birkaç yıl içinde kendi dünyalarının dışına çıkamaz olurlar, çünkü tüm enerjilerini çevrelerine duvar örmeyle harcamışlardır. Dış saldırılardan kaçınmak amacıyla, kendi içsel gelişmelerini de sınırlandırmışlardır. İşe gitmeyi, televizyon seyretmeyi, çocuk yapmayı, trafikten şikayet etmeyi sürdürürler, ama bunlar hep otomatiğe bağlanmıştır ve herhangi bir duyguyla ilişkileri yoktur. Zehrin bünyeye yayılmasının yarattığı en büyük sorun, tutkuların - nefret, aşk, umutsuzluk, merak vb. - su yüzüne çıkmasını önlemesidir. Acılaşan insan zamanla hiçbir istek duymaz. Ne yaşayacak ne de ölecek iradeye sahiptir artık, SORUNUN ÖZÜ DE BUDUR. ( Belki kitabın özeti bile olabilir bu bölüm. Simyacıdan sonra yazar en azından bana kendini kanıtladı. Simyacı başlıbaşına üzerine konuşulacak harika bir kitapken Veronika Ölmek İstiyor’la yazarın resmen level atlamış olduğunu gördüm.)