Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Delirmenin insanı yaşattığı söylenir; en azından bilinç kaybolduğu için daha az acı çekilir; ölü gibi uyunur.
Öyle ki, sıkıntı veren ne varsa görüyor, sevinç uyandıran şeyleri ise hiç hissetmiyorum. Yeri gelmişken; fark ettim ki acıyı etimizde duymaktan çok görüyor, neşeyi ise görmekten çok hissediyoruz. Düşünmekten ve görmekten sakınarak az da olsa gönlünü yatıştırabilir insan, keşişler, bohemler ve serseriler gibi. Ama ne olursa olsun, acı önünde sonunda gözlem penceresinden, düşünce kapısından girecektir.
Reklam
"Hayatta kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağını anlamıştı. Biri için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kadardı."
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Stefan Zweig'ın Başyapıtı
Alacakaranlıkta okunacak bir öykü, tek seferde bitirilince etkisi ikiye katlanıyor. Bir başyapıt, nasıl Stefan Zweig kitapları arasında bu kadar az duyulmuş cidden çok şaşırdım. Kitabın içeriğinden bahsetmeyeceğim çünkü cidden süreçte alınacak zevki çok etkileyecektir. Ama şunu söyleyeyim, sonu çok üzdü beni, bütün o yaşanan şeylerden sonra sonu böyle olmamalıydı Bob'un. Sağlık olsun yapacak birşey yok. Sadece okumak var.
Alacakaranlıkta Bir Öykü
Alacakaranlıkta Bir ÖyküStefan Zweig · Mavi Çatı Yayınları · 20191,757 okunma
Bakınız; ben
İnsan geçip gitmiş günlerdeki olumsuzlukları akılda, hatırda, hafızada sıcak tutarak, var olan sabrı geçmişe de yöneltir ve bugüne lazım olan sabır gücünden olur; bu yüzden şimdi yaşadığı musibet ona olduğundan daha büyük, mevcut dayanma gücüyse gerçekte olduğundan daha az görünür... İnsan gelecekte belki de hiç başına gelmeyecek musibetlere, yalnızca olasılık dâhilinde oldukları için, mutlaka gerçekleşmek zorundalarmış gibi, şimdiden güç yetirmeye çalışarak sabrını tüketir. Muhtemel bir zararı muhakkakmış gibi görerek kendine eziyet eder.
Sayfa 48
Gelişim ne kadar az olursa duyulardan alınan zevk o kadar büyük olur. Çok az insan bir köpeğin veya kurdun aldığı zevkin aynısıyla bir öğün yiyebilir. Fakat köpeğin veya kurdun aldığı tüm zevkler duyularla sınırlıdır. Ulusların alt düzeyde bulunan üyeleri duyularından haz alırken kültürlü ve eğitimli olanları düşünceden, felsefeden, sanattan ve bilimlerden daha çok zevk alırlar.
Reklam
Dönüşüyoruz
Bir insan başkalarını umursamaya, insanları birbirinden ayıran önyargı ve korku bariyerlerini yıkmaya başladığında duygusal ve ruhsal olarak Makro olmaya başlıyor. Bir insan kendi kökenini Makro benlik içinde, yani makrokozmosta ölümsüz bir ruh olarak hatırlayacak bir farkındalık düzeyine eriştiğinde, zihinsel olarak Makro olmaya başlıyor. O zaman, unutkanlığa veya daha az farkındalığı doğru mikrokozmik- makrokozmik farkındalık sürekliliğinde aşağı inerken birçok hayat yaşamış olduğunu idrak ediyor. O zaman geriye, tüm var olan, var olmuş olan ve var olacak olan ile makrokozmik bir'liğinin daha da büyük farkındalığına doğru tekâmülsel yolculuğuna başlıyor.
Ne kadar az şükür ediyoruz !!!!
Her biri dizi karakteri olabilecek bir görünüme sahip olan hücreleriniz, vücudunuzdaki en küçük, temel canlı birimidir. Örneğin; sürekli gurur duyduğunuz beyniniz, yaklaşık 80 milyar tane sinir hücresinin bir araya gelerek meydana getirdiği bir yapıdır. Yine bir başka övünç kaynağı olan, yerlere ve göklere sığdıramadığınız kalbiniz ise yaklaşık 2-3 milyar kalp hücresinin bir araya gelmesiyle oluşur. Yani elinizde birbirine çok benzeyen 2-3 milyar yapboz parçası olduğunu düşünün. Parçaların her biri tek başına bir şey ifade etmese de bu yapboz parçacıklarını bir araya getirmeyi başardığınızda, kalp denilen ve bir saatte vücudunuza yaklaşık on beş damacana kan (300 litre) pompalayan bir organ elde edebiliyorsunuz.
'köpeğe atılan bir kemik hayırseverlik değildir. hayırseverlik siz de en az köpek kadar açken onunla paylaştığınız kemiktir.'
Az insanla görüşüyorum, fazla bir şeye ihtiyacım yok. Sıkılmanın ne olduğunu bilmiyorum.
Reklam
“Eğer insanlar imgelemleriyle geçmişteki kederin anılarını çağrıştırmak uğruna bu denli çaba gösterecekleri yerde, kayıtsız bir şimdiye katlansalardı, çektikleri acı daha az olurdu.”
Sayfa 19 - Can KlasikKitabı okuyor
İçinde ne var senin? Bazı çocukça kavramlar, birkaç az pişmiş duygu, çokça sindirilmemiş güzellik, koskoca ve kapkara bir cehalet, aşkla yanan bir yürek ve aşkın kadar büyük, cehaletin kadar nafile bir tutku. Yazmak istedin! Neden, çünkü hakkında yazabileceğin bir şeye başlamak üzeresin. Bir güzellik yaratmak istedin, ama güzellik hakkında hiçbir şey bilmezken nasıl yapacaksın bunu?
Benim gözümde üç kuruşluk insan ile beş kuruşluk insan arasında hiçbir fark yoktur. Sonuçta ikisinin de bir fiyatı vardır ve ben satılık bir insanın fiyatının az ya da çok olmasıyla ilgilenmem. Sen sen ol kendine asla bir fiyat biçme...
Sayfa 48
Hayatta kalanlar, ölülerini anmak için, en son görüldükleri yer olan mezarlarına geliyor ve başlarında durup birkaç kez burun çektikten sonra, zamanında az para vermedikleri mermerleri yıkatıyorlardı.
Sadece kaçış olur. ..
Jorge Luis Borges diyor ya hani: "Eger, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar, Çok az şeyi Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doguşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmedigim bir çok yere giderdim." diye, İşte o gidilmeyen yolda yol almaya başlayınca, içini huzursuzluk ile umutsuzluk, şaşkınlık ile üzüntü kaplamayacaksa, bilinmeyenin bilinmezliği, güvenli konforlu ana rahmini terk etmek gibi olur. Yoksa sadece kaçış olur. ..
Esra K.

Esra K.

@BlackDandelion
·
01 Temmuz 2023 23:33
Gidilmeyen Yol
... Yolun sonunu bile bile, sordum kendime "Bir daha geri dönecek miyim?" diye.  İşte bir feryatla haykırıyorum, Çağlar ve çağlar ötesine Ormanda yol ikiye ayrıldı Ve ben daha az yürünenine saptım Ve bütün olanlar da bu yüzden oldu. ...
Robert Frost
Robert Frost
. 🎼 youtu.be/C5TaeDhPUQQ - Billy Squier "Lonely is the night" 💫🖤 . 📷 Tekirdağ/Şarköy 👣
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.