Isim koyma töreni..
"Onu koluma verin de, ben ona bir ad vereyim", der. Çocuğu alan ihtiyar, şöyle söylemeye başlar: "Tepeler etrafını, kızıl çayırlar sarsın! "O da böyle büyüsün, Tanrı ona yâr olsun! "Yurtların etrafını, kızıl çayırlar sarsın! "Bu da böyle büyüsün, Koca Hızır yâr olsun! "Keçiden kalan oğlak, beyim! "Mızraktan kalan bayrak, beyim! "Manas'tan kalan oğlan, beyim! "Manas'tan miras kalan, beyim! "Kara kanlı, gök bitli, Semetey koy adını!.."
"Oğuz Kağan destanında da Oğuz Han bir ülkeye almak için yola çıkacağı zaman, kutsal Gök yeleli kurt görünüyor ve ona yol gösteriyordu. Oğuz Han harp yerine gelir gelmez, kurt da kayboluyordu.."
Reklam
"Yerle göğü birleştiren esas motif, Hayat ağacıdır.."
"Eski zamanlarda Yakutlar at sürülerini canlı olarak doğu bölgelerine sürerlerdi. Büyük yaratıcıya kurban olsun diye. Unutmayalım ki doğudan güneş doğuyordu. Büyük yaratıcının da doğu ile ilgisi vardı.."
"Türkler Tanrıyı 9 defa selâmlarlardı..."
"Devri daim olsun" denilen bundan ötürüymüş... öğrenmiş oldum:)
"Uygurların "Sansar", Bektaşilerin "Devir ve devriye" dedikleri canlı varlıkların dönüşümü: Birçok büyük dinlerde önemli bir yer tutan görüşe bilim dili ile "Transmigration" veya "Metempsychosis" denir. Birçok büyük dinlerde, ölen bir insanın ruhunun kaybolmadığına ve başka canlı da yaşadığına inanırlardı. Bu inancın en geniş ve yaygın şekli, Budizmindedir... Mevlâna gibi büyük mutasavvıflara göre, insanın ruhu ölmez ve durmadan döner ve devrederdi. Dört unsur, yani su, ateş, toprak ve rüzgâr şeklinde görülen bu ruh, gelişerek bitkilerde, daha sonra hayvanlarda, insanlarda dolaşır ve sonra da Tanrı'nın vücudu mutlağına karışır ve yine cisimlere inerdi. Bu dönüş bir tekerlek gibi bir daire etrafında olurdu. Bu dönüşe Türk derviş edebiyatında "Devir" ve bu konu ile ilgili olarak yazılmış şiirlere de "Devriye" derlerdi.."
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.