Bağımlılık denince 😉
Görülmeyen iyilikler zamanındayız. Hayatın acımasız , saçma kadrajında görünmediğin yerden vuruluyoruz. Bir gerekçelik hayatlarımızda bir bahane arkasına sığınmak zorunda olduklarımızla varız.Canımızın istemediğini anlatmak inanılmaz zor bir o kadar da canımızın istediğini anlatmak nefes almak kadar kolay. Cevaplar basit , sorular zamansız ve kuralsız. Bir düzende yaşamak zorunda bırakılışlarımız kimin düzenine eştir ki ? Kimdir kural koyan bir sıralama olmaksızın ? Kime boyun eğeceğimizi ya da es geçeceğimizi kime sormak durumundayız. Var mıdır bir ritüeli bu anlaşma denilen sözsüz akitlerin ? Bir bakış ya da bakmayışa takılıp kalmamız neden dir? Neden dir değene haz değmeyene hicaz. Almadan vermek rabbime hassa bizim almadıklarımızı vermek kime has ? Düşün ey insanoğlu ! Salınca hayatındaki eşlikçileri kim kalıyor ekseninde kim kalıyor evreninde.............
Reklam
Gerçekten isteyene bahane yoktur.
nelerle sınıyorsun bizi yüce tanrım.
Haber: Arapça bilmemesi tartışmalara yol açan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: "Diplomatik hassasiyet gereği Irak’ta yaşanan özel bir olayı bahane ederek itibar suikastına yol açan üslupla bir insana acımasız saldırılarda bulunmak haksızlık değil midir?"
İlişkilerde sevgiden söz ediyorsak bahane asla bir kavram olarak ön plana çıkmamalı; herkesin vakti kendisine göre elbette kıymetli ancak ayrılmayan vakit, bulunan bahane, takılan kulp sevgide her şeyi öldürür, ayrılmayan zamanı ve gösterilmeyen ilgiyi hiçbir sözcük savunamaz.
... "herhangi bir bahane altında" öldürülen her insan murdar gitmiştir... Yâni, "emir kulu" bilmem ne diye bu rejimi korurken filân... Allah'ın emir kulu ol!.. Size bir inceliği söyleyeyim: Bir Müslümana, Müslüman olduğu için saldıran adam, kâfirdir!.. Emir kuluymuş; insanda bir mukavemet payı olur... Anlatabildim mi?.. Ben, emir kulunu bilmiyorum, Allah'ın emrini ve O'nun kulu olmayı biliyorum, tanıyorum!..
Sayfa 97 - İbda YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“Düşünce tamamen şeffaf olduğunda nasıl bir toplum ortaya çıkar? Ne tür bir kültür üretir? Ne tür bir siyaset? Entrika olmadan, bahane olmadan…”
Tanrı bilir, kaç kez yatağıma yatıp bir daha uyanmamayı dilemiş, sabahları gözlerimi açıp güneşi yeniden karşımda görünce de kederlenmişimdir. Çatlar biri olsaydım, mutsuzluğum için havayı, bir tanıdığı ya da kişisel bir hsysl kırıklığını bahane ederdim ve böylece bu dayanılmaz yük tümden benim üzerimde kalmazdı. Ama ne yazık ki, bunu tüm ağırlığıyla üzerimde hissediyorum! Kendi kederimin tek sorumlusu benim, öyle değil mi? Gerçekten tüm kederim, kalbimden kaynaklanıyor. Tıpkı eskiden tüm neşelerimin kaynağı olduğu gibi.
Sayfa 110Kitabı okudu
68 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Sevgi..
" Sana, beni asla tanımamış olan sana " Böyle bir başlıklı mektup aldığınızda ne düşünürsünüz? Bay R. okumaya başladı. Bir itiraf mektubuydu aslında. Ve bu konuşan kişiye karşı hiçbir şey hissetmiyor hiçbir şey hatırlamıyor sanki tüm bu kişileri rüyada görmüş gibiydi, sık sık görmüştü onları, ama sadece bir rüya görme haliydi. Oysa bilinmeyen kadın aşkını, çocukluk aşkını, bakmaya kıyamadığı sevgilisini anlatıyordu. Karşı komşuları taşındıktan sonra gelen bu genç adamı her seste kapının deliğinden izleyen, soluğunu tutup onunla olan, her hareketinde beraber olan o küçücük dürbünden evinde olan her şeye kadar haberi olan sevgilisini anlatıyordu. Gözleri, o kara gözleri, saçları ipek telli, tonu kulaklarında kalan sesini anlatıyordu. Taşınmalarına rağmen işe girmeyi bahane ederek o eksi evlerinin önüne geldi. Evinin ışıkları yanıyordu. Heyecanlandı. Ne yapacağını bilemedi. Onu tekrar görebileceğinin heyecanı içini kapladı. Her akşam geldi. İzledi izledi. Ancak sen görmedin beni tanımadın. Sokakta artık beni fark ettigin için bana baktın, evet gözlerime baktın. Ne yapacağımı bilemedim. Kan yüzüme doldu. Evine gittik bir akşam beraber vakit geçirdik. İşte o gecenin çocuğuydu benim çocuğum bizim çocuğumuz. Sana söylemedim çünkü benden nefret etme beni suçlama bana acıyan gözlerle bakma. O şimdi yok bende yok olmak üzereyim ve sen hiçbir şekilde bunu hissetmeyeceksin. Seni seni ben çok sevdim ama sen beni hiç tanımadın.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224.2k okunma
Ölüm çok ilginç bir şey. En kötüsüne bile yakışmıyor. Bir insanı kaybettiğini anladığında, her şeyiyle iyi olarak aklına kazınıyor. Ve ancak kaybettiğinde, her yapılana bir bahane bulabiliyorsun...
Reklam
253 syf.
·
Not rated
Teknik Konularda Şaz Eserlerin Önemine Dair
Torrey, kitabını çok güzel bir zemine oturtmuş açıkçası. Bu zemini de yeniden yaptığı tanımlarla ile çok güzel çevrelemiş ve sınırlandırmıştır. Eğer bu tanımın teklifine ikna olabilirseniz; ilk birkaç on sayfada eser üzerindeki düşünceler bir yerden sonra senkronize olmaya başlıyor yazar ile. Yazar ilk olarak normal ve anormal tanımlarını
Psikiyatrinin Ölümü
Psikiyatrinin ÖlümüEdwin Fuller Torrey · Öteki Yayınları · 199422 okunma
On beş gün boyunca her sabah evde bekledikten, her akşam onun adına bir bahane uydurduktan sonra, ziyaretçi sonunda görüldü.
Biraz şiddet içeren her eylemde bizi kurtaran vicdandır çünkü bize sadece kendimizin yargılayacağı binlerce elverişli bahane sağlar…
Sayfa 713 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 1. CiltKitabı okuyor
“ O zaman anladım ki o nasıl bizim yanımızda iki farklı kişiyse, biz de onun yanında öyleydik. Biz onda sadece görmek istediklerimizi görüyor, başka hiçbir şeye dikkat etmiyorduk. Çok başarısızdık bu konuda. Çoğu insan kolaydır; mutsuzlukları bizim mutsuzluğumuzdur, üzüntülerini anlayabiliriz, kendilerinden tiksinme nöbetleri parlar geçer, ikna yolları açıktır. Ama o böyle değildi. Ona nasıl yardım edeceğimizi bilmiyorduk çünkü sorunlarına teşhis koyacak hayal gücüne sahip değildik. Fakat bunların hepsi bahane.”
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.