Peki, benim daha ne kadar acı çekmem gerekiyordu, yeniden bir sıfat kazanabilmem için? Afrika’ya gitmemin bedeli çaresizlik ve uykusuzluktu. Peki, insan olmanın bedeli neydi?..
Dünyanın en derin çukuru, doğal yollardan oluşmuş on bir bin metre uzunluğunda bir deliktir. Ve o deliğin dibinde olduğunu benim kadar hissedebilen başka kimse yoktu o an yeryüzünde.
Afrika’da öldürdüğüm, Meksika’da baltayla kestiğim o insanlar benim çamurdan yapılmadığımı ve bir annem olduğunu bilselerdi ne düşünürlerdi acaba? Görselerdi annesinin okuldan gelen küçük çocuğuna sorduğu gibi bir soruyu içtenlikle yanıtladığımı, ne derlerdi acaba, diye geçirdim aklımdan... Tabiî ki, kendilerini öldüren ile burada annesinin elini tutup babasının gözlerinden, duyduğu utanç yüzünden kaçmaya çalışan adamın aynı insan olmadığına yemin edebilirlerdi.
Asla ulaşamayacağı bir medeniyet seviyesinin kötü taklidiydi. Ülkenin yüzde beşi de benzerleriyle doluydu. Bir an önce modernleşip diğer geri kalmış yüzde doksan beşle alay etmek için yanıp tutuşan cinsten.
Asık suratlı olmamalıyım, diye düşündüm. Olur olmaz yerlerde gülümsemeliyim. Mutlu olmanın ilk
yolu taklidini yapmaktan geçer! Gülümsemek mutluymuş gibi görünmeme yardımcı olabilir.
Asık suratlı olmamalıyım, diye düşündüm. Olur olmaz yerlerde gülümsemeliyim. Mutlu olmanın ilk
yolu taklidini yapmaktan geçer! Gülümsemek mutluymuş gibi görünmeme yardımcı olabilir.
" Yaşayarak intihar etmeyi seçenlere yardım edilemez... Bir stil meselesi. Ya ağzına soktuğun bir 38'lik ya da ölene kadar kendini oksijenle zehirlemek.
Afrika'yi anlamak için 4 rengi bilmek yeter. sarı,sıcağın rengidir. yeşil, her yeri kuşatmış olan ormanin rengi. siyah, karşında oturan benim derimin rengi. ve kırmızı, üzerinde oturduğumuz toprağın sahibi olabilmek ugruna dökülmüş kanın rengi
Afrika'yi anlamak için 4 rengi bilmek yeter. Sarı, sıcağın rengidir. Yeşil, her yeri kuşatmış olan ormanın rengi. Siyah, karşında oturan benim derimin rengi ve kırmızı, üzerinde oturduğumuz toprağın sahibi olabilmek uğruna dökülmüş kanın rengi