Yaşarken insana ayaklarını hareket ettiren yegane şey, öldüğünde bu ayakların onu farklı bir yere götürecekleri beklentisidir; ama eğer bir kapı kapatılır ve açık kalan sadece cehennemin kapısı olursa, o insan keşke hiç doğmasaydım diye düşünür…
Hava ve güneş var, bulutlar var Orada, yukarıda mavi bir gökyüzü ve onun arkasında belki şarkılar, belki de daha güzel sesler var… Neticede umut var. Kederimize rağmen bizim için umut var.
Gittiğin gün seni bir daha göremeyeceğimi anladım. Akşamüstü güneşiyle, gökyüzünün kanlı günbatımıyla kızıla boyanmış olarak gidiyordun. Gülümsüyordun.
Annemin bana söylediklerini hatırladım: “Orada beni daha iyi duyacaksın. Orada sana daha yakın olacağım. Anılarımın sesini ölümümün sesinden daha yakın bulacaksın; eğer zamanın herhangi birinde, ölümün bir sesi olmuşsa.”
Yaşlılar da herkes kadar değerlidir; bazı yerleri eksilse bile. Sizin ve benim gibi hissederler, hatta kimi zaman bizden daha fazla acı çekerler çünkü kendilerini savunamazlar.
İstersem herkesi yanımda görebilirim, ister King Kong olsun ister Frankenstein. Yaralı pembe kuş sürülerini de. Annem hariç, çünkü hayalimde onunla ilgili yeterli şey yok.
Sanırım adaletsiz insanlar en rahat uyuyanlardır, çünkü hiçbir şeye aldırmazlar, oysa ki adil insanlar gözlerini kapatamaz, her şeye tasalanırlar. Yoksa adil olamazlar.