Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, devletin temel amaç ve görevlerini yerine getirmek üzere, Cumhuriyet'in kuruluş felsefesinin ana eksenini ulus devlete dayandırmışlardır:
Ulus devlette sınırları çizilen bir toprak parçası vardır. Devlet, bu coğrafya üzerinde egemenlik hakkına sahiptir. Aslında, egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir.
Ulus devlet ırk, din ve mezhep temeline dayanmaz.
Ulus devlette anayasal vatandaşlık vardır.
Ulus devlette, vatandaşlar ortak değerlere ve ideallere sahiptir.
Türkiye'nin ulus devlet yapısına yönelik, Cumhuriyet'in ilk günlerinden beri iki tehdit olmuştur. Bunlar, etnik milliyetçilik ve laiklik karşıtı hareketlerdir. Her zaman da, bu iki tehdit dışarıdan destek görmüştür.
Ağliyalim Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladi
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Fabrikalar icat etti
Ataligin ispat etti
Varlığını Türk'e terk etti
Döndü çark Devran ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışan kalmaz geri
Mareşal Fevzi'nin askerler
Ordular teğmen ağladi
Aşık Veysel in bıraktığı türküler ve şiirlerle anıyoruz seni büyük üstad. ...
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
İnsi cinsi cem'i mahluk
"Çanakkale'de kazanılan özgüven, Türk'e Kurtuluş Savaşı'na kalkışma cesaretini verir. Kurtuluş Savaşı bir cürettir. Bu cüret ise Çanakkale'de kazanılan özgüvenden doğmuştur."