Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şu hâlde imajla gerçek arasında her zaman bu kadar büyük uçurumlar olmasa da daima fark vardır. İmaj üretilebilir ve dolayısıyla küçük imajlar büyük gerçekleri örtebilir. Böylece imajlar gerçeklere tercih edilmek zorunda kalabilir. Bu durumda imajlar zihinleri işgal eder ve o imajın gerisindeki gerçek ortaya konulamazsa, gerçek alabildiğine sahipsiz kalır, hatta dönüşür.
İslam'ın getirdiği küresel vizyonla "kabile"den sıyrılıp büyük medeniyet kuran Müslümanlar, Yunan, Bizans, Yahudi ve Pers medeniyetlerinin mirasını da değerlendirerek, bilim, felsefe, tıp, sanat, mimarî gibi farklı alanlarda büyük atılımlar kaydetmişti. Amerikan Yahudi asıllı tarihçi Martin Kramer'in "Eğer 1000'li yillarda da Nobel ödülleri dağıtılıyor olsaydı, neredeyse tümünü Müslümanlar alırdı." sözü bunun ifadesidir.
Reklam
“Batı’da Hz. Peygamber imajı” aynı zamanda “Batı’da Kur’an, hadis/sünnet” ve İslam imajıdır.
Sayfa 19
"Biz Müslümanların, Yunan felsefesinin etkisi altında şekillenen teslis akidesine gelmesini mi bekleyeceğiz? Neden Muhammed, bu fasit felsefeyi tashih eden ve İncil ve Tevrat'ta anlatılan beklenen peygamber olmasın!"
Sayfa 351 - Alman teoloğu Hans KüngKitabı okudu
"Hıristiyanlarca aşağılanarak tanıtılmış bir dinin bu kadar taraftar toplamış olması dikkat çekici değil midir? Bırakın da Müslümanlar, kendi dinlerini kendileri tanımlayıp anlatsınlar. Zira her din, kendisine muhalefet eden başka din ve inanca mensup kişilerce yanlış bir şekilde tanımlanmıştır. "
Sayfa 110 - S. HurgronjeKitabı okudu
Batı dünyasında İslâm, az sayıdaki iyi örnekleri bir tarafa bırakılırsa, esasen istenilen düzeyde tebliğ ve temsil edilememektedir. 2D olarak formülleşen İngilizce başta olmak üzere Batı dillerini bilenlerinin Din'i(İslâm) bilmediği, Din'i bilenlerin ise dili bilmemesi durumumun etkisi büyüktür ; dilin ise etkili bir iletişim aracı olduğu aşikardır.
Sayfa 402Kitabı okudu
Reklam
İmaj aslında bir “algılama biçimi”dir ve bu algılamada “korku” önemli bir rol oynar.
Sayfa 44
Milliyetçilik üzerine çalışmaları bulunan ve insan gruplarının olgular karşısında tavırlarını inceleyen Walker Connor. “İnsanların davranışlarını gerçeğin ne olduğu değil, insanların olgular hakkındaki inançları ve algıları tayin eder.” demiştir.
Sayfa 44
Buna göre Voltaire de Araplar'ı "barbar", Hz. Muhammed'i "yalancı" olarak nitelendirse bile İslam'ın Hıristiyanlığa göre müsamahakar, sade, insanî ve barışsever olduğunu kabul ediyordu. Bu tür anlayışlar o dönemde Fransız İhtilali'nin diğer fikrî hazırlayıcılarında da görülür. Fakat ihtilalden sonra bu sempatiden pek iz kalmamış ve siyasette Mısır'ı "barbar Müslüman Türklerin elinden kurtarmak" gibi ucuz kahramanlıklara, şarkiyatçılıkta ise Ernest Renan'da olduğu gibi köhnemiş, yanlı, tutucu ve ırkçı nazariyelere dönülmüştür.
Belçika Katolik Leuven Üniversitesi (KUL) Öğretim Üyesi Rik Torfs, "Müslümanların dinleriyle alakalı Avrupa'da açacakları hiçbir davayı kazanamayacaklarını" söylemiştir. Zira Torfs'e göre, Avrupa'da İslâm kanunlar nezdinde "din" olarak kabul edilmez.
Sayfa 374Kitabı okudu
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.