.“Zaman gösterir,” dedi.
“Zaman işine gelmeyen şeyi göstermez,” dedim.
“Ummadık taş baş yarar, ummadık aşk kalp yorar,”
Iki tırnak işareti arasına girebilecek en kırıcı sözü söyledi: “Biri var.”
Hevesim pire olup uçtu. Gitti bir köpeğin ensesine kondu. Gözlerine ağlamayı öğreten ruhsuzu dinledim senden. Elimi yumruk yaptım. Fransızca bir şeyler minldandın. Kucağındaki kedi de kendince mırıldandı. Hangi dilde mırıldanacağımı bilmeden ben de başladım mınldanmaya. Mırıl minl geçti zaman.
Fısır fısır bir kibrit yaktım karanlığa. Üstümdeki aya, yıldıza, sokak lambasına ayıp olmasın diye sigaramin ucuna ulaşmadan kibrit söndü.
Buranın insanları onca büyülü ayrıntı içinde gerçekle yetinerek yaşıyor, en ufak utançla gözlerini kaçırarak mutluluğu arnavut kaldırımlarında arıyordu.
“Affedersiniz,” dedim.
“Neyi affedeceğimi söylemezseniz sizi affedemem."