Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Özlemek için Nazım var,  Mavi için Edip… Rakı için Can Yücel,  Sevmek için Cemal Süreya,  Sevda için Ahmed Arif… Bazen özledim diyemezsin, Nazım okuyorum dersin..
Hayatın zorlukları karşısında düşme gibi bı lüksun olmuyor bazen evet tokezleyip sendeleyebilirsin ama düşme gibi bir alternatifin olmaz bazen .Kalk canim kalk dersin kendi kendine sana göre degil düşmek şimdi değil dersin
Reklam
Sonra dersin ki ; Neden bu kadar çok sigara içersin ? İçerim işte ...Ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli, Sadece geceler ışığı kovalarken gelir aklıma bir kaç kelime, Şafak söker ben hala oturduğum yerde sayıklarım baş harfini, Bazen dem tutar kirpiklerim,Dans eder damlalarla, Bir tükünün ezgisi gibi temizlenir gözbebeklerim, Garip gelir akşamlara kadar başını beklediğim günler, Sen yatağına uzanıp mışıl mışıl uyumayı beklerken, Ben dışarda hapis beklerdim bulutlarla başbaşayken...
Yaşamın Gücü
Hayatım boyunca en rahat ve en hırslı olduğum anlar dibe en yakın olduğum anlar oldu daima. Bunu psikolojik anlamda sorguladığımda başarısızlığın önemsiz olduğu ve başarı ihtimalinin çok düşük olduğu durumlara yoruyorum. Yani kaybetmenin doğal olduğu, kazanmanın ise gerçekten mucize sayılabildiği durumları seviyorum.Bazen savaşmanın sonuçlarını
Bazen sen bile "vay be!" Dersin kendine: Tek satırlık adamları nasıl roman yapmışım gönlüme...
"Bazen yorgunum dersin, 'sırtında taş mı taşıdın' derler. Mecal bulup 'taş sadece sırtta taşınmaz' diyemezsin. Ve anlarsın ki hâl bilmezin yanında dert bile çekilmez. Allah bizi yük olanlardan değil yük alanlardan eylesin."
Reklam
..kimse için "En sevdiğim" ifadesini kullanmıyorum.Bu his gitti.
Pandemi döneminin getirdiği güzelliklerden biri de
Neslihan Nur Türk
Neslihan Nur Türk
hocayla yaptığımız uzaktan derslerdi... Dersin birinde bı arkadaş 'en sevdikleriniz sizi de üzüyor mu,bununla nasıl baş ediyorsunuz'nevinden bir soru ve yakınma yöneltmişti..(soruyu ve kurduğu cumleleri net hatırlamıyorum ama Neslihan hocanın yanıtını harfi harfine kaydetmiştim) Cevaben dedi ki; "En sevdiklerim beni çok çok üzdü evet... Bunun üstesinden gelemedim. O üzüntüleri dibine kadar yaşadım. Sonra kalbim, insanlardan uzaklaştı. Allah'a yaklaştı. Artık kimseden bir şey beklemiyorum. Ve artık kimse için "En sevdiğim" ifadesini kullanmıyorum. Bu his gitti." ...bu yanıta hayran kalmıştım,insanlar bu gönül dokusuna nasıl ulaşıyor ki demiştim... Zaman içinde fark ediyorum ki aslında buna mecbur bırakılıyoruz, belki de bazen mecbur bırakan da oluyoruz.. Kalpte fanilerin gel-geç sevgisi hakim oldukça kendimizi üzüntülere mahkum ediyoruz... Önümüzde sanırım iki seçenek var; Ya şahıslar değişsede bu hüzünlere gark olacağız yani sonuç hiç değişmeyecek... Ya da fâni sevgilerde ölçü bulup bu sevgileri basamak kılıp sonsuz bı sevgiye gönülleri mekan edeceğiz... Meşakkat bu kadar çokken yol nasıl yürünür, nasıl varılır bilmiyorum fakat tüm çaresizlikler içinde nebevî bir duaya sarıl ve de ki; "Allah'ım, senden seni sevmeyi, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli isterim. Allah'ım, senin sevgini bana kendimden, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli eyle.”
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.