Canlı Devre: Durmaksızın Değişen Beynin İçyüzü
Beynimiz sürekli göz önünde olanı görmezden gelme eğiliminde.
Her an dokunma, görme, koklama, tatma vb. yollarla, beynimizi veri bombardımanına tutuyoruz ama bilinçli olarak algımızı oraya yönlendirmedikçe ya da ayakkabımızın içine bir taş girmedikçe vücudumuzun bu bölümünü görmezden geliyoruz; algılamamız için o noktada bir farklılık
Cismanilik: Yalnız maddi temellere dayanan, ruhani karşıtı.
"...Bu müziğin gereklerinden yeni bir icracı türü doğdu; piyanoyu vuruş izlerini bütünüyle ortadan kaldırarak kullanabilmek, kemanı gıcırtılı veya kulak tırmalayan bir ses çıkarmayacak biçimde çalabilmek ya da orkestranın güçlü tınısını cismanilikten sıyrılmışçasına yükseltip kabartarak seslendirebilmek için, yıllarca yıpratıcı eğitimden geçmiş olan virtüöz."(sf. 53)
Hasretmek: Bir şeyin tümünü bir kimseye ya da bir şeye ayırmak, vermek.
"... kendilerinden beklenen de, zamanlarını Lincoln Center'da büyük bir oda müziği icrası gerçekleştirmek amacıyla becerilerini mükemmelleştirmeye hasretmektir." (sf. 24)
Artık, kitaplarda karşılaşıp yeni öğrendiğim kelimeleri ve bu kelimelerin geçtiği cümleleri paylaşmaya karar verdim :)
Entipüften: hiç değeri olmayan, beş para etmez, çürük, dayanıksız, değersiz.
"Finkelstein, 1940'lı yıllar cazının, halk kültürünün artan entipüftenleştirilme ve metalaştırılmasının karşısına dikilmiş ticaret karşıtı bir tür işaret feneri olduğunu yazarken, şaka yapmaktan uzaktı." (sf. 15)
Bir Halkın Müziği Caz
Eften püften tabirini biliyordum, ama bu şekilde de kullanılıyormuş. :)
Leviathan
Kitap okuma alışkanlığımı son 3 aydır istikrarlı bir şekilde sürdürüyorum. Öncesinde de okuyordum fakat hiç düzenli değildi. Sekiz kitabı üç ay içinde bitirebilmek pek mümkün olmamıştı.
Amerikan edebiyatı okuduğuma dair aklımda belirli bir bilgi yok, hatırlamıyorum. Ama Paul Auster ile bir başlangıç yapmış olmak beni mutlu etti.
Kullandığı dilin sadeliği, hikâyenin akıcılığı, heyecan dozunun yavaş yavaş artması kitaba odaklanmam konusunda çok yardımcı oldu. Özellikle kullandığı dilin basit ve açık olması ve düşüncelerini aktarış biçimindeki anlamlılık benim için çok faydalıydı. Çünkü bazen aklımdan geçenleri aktarabilmek konusunda sıkıntı yaşıyorum. E tabi düzenli kitap okumak da burada devreye girecek bir unsur ben bu alışkanlığımı sürdürdükçe. :)
Olay örgüsünü de çok başarılı buldum. Gerçekleşen her bir olayın, verilen her bir kararın Sachs'ın hikâyesinin sonunda böyle bir bütünlük oluşturması, tutarlı ve anlamlı bir hikâye okumanın verdiği tatmin duygusunu yaşattı.
Bu noktada aklıma Mutsuz Olmak kitabında karşıma çıkan şu söz geldi: Mutluluk önemlidir ama anlam daha önemlidir.
İnsanın yaşamı boyunca sürekli bir mutluluk hali içerisinde olmasının anlamsızlığını düşünmüştüm bu cümleyi okuduğumda. Her şeyin karşıtıyla beraber anlam kazanıyor olması, insanın yaşam öyküsü için de geçerli elbette. Benim de hayata karşı geliştirdiğim bakış açısı buna evrildi: Hayatta başıma gelen her şeyi siyah-beyaz olarak ayırmaktansa, bir araya geldiklerinde nasıl bir anlam oluşturduklarına bakmanın daha önemli olduğuna inanıyorum. Bu her zaman kolay olmayabilir ama çok daha gerçekçi.
Her cümlesinin altına imzamı atacağım bir kitaptı. Kafamda dönüp duran ve bazen nasıl ifade edeceğimi bilemediğim düşüncelerin tercümesini bulmuş olmak da epey rahatlattı. :)